Mihriban Türküsünün Hikayesi
https://youtu.be/bSFRZR1Tvqw
Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamıştım, çözülmüyor Mihriban Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban Yar deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor Lambada titreyen alev üşüyor Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban Tabiplerde ilaç yoktur yarama Aşk değince ötesini arama Her nesnenin bir bitimi var ama Aşka hudut çizilmiyor Mihriban 1960 yılında yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdurrahim Karakoç’un gerçek adını gizleyip, Mihriban diye seslendiği o güzel Anadolu kızının hikâyesidir bu… Köyde düğün olacaktır, civardan misafirler gelmeye başlar. Genç Abdurrahim düğünde ailesiyle gelen misafir bir genç kız görür, tanışırlar… “Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güler yüzlü, yumuşak huylu” manasındaki mihribandır bu. Misafirlikleri ilerledikçe aşk da ilerler. Bir sabah Abdurrahim kalkar ve Mihriban adını koyduğu sevdalısını görmeye gider, gider ki misafirler gitmiştir. Abdurrahim’in dünyası yıkılır, hayat manasızlaşmış, aşk acısı yüreğini yakmıştır. Bu halini gören ailesi kızı bulmak için Maraş’a gider, uzun aramadan sonra kızın ailesini bulur ve kızı isterler. Önce kız küçük derler, bahane bulurlar ama bakarlar ki Abdurrahim’in ailesi ısrarcıdır gerçeği söylerler; kız nişanlıdır… Ailesinin halinden olumsuzluğu sezen Abdurrahim kızın nişanlı olduğunu duyunca; “Bir daha bu evde onun ismi anılmayacak ve konusu geçmeyecek.” der ancak yedi yıl sonra aşk ateşinin sönmediği anlaşılır, eşsiz duygu yoğunluğu olan bu dizelerle aşkın gücünü anlatan şairimiz, Mihriban’dan aldığı “unutmak kolay değil” başlıklı mektup üzerine de şiirin devamını yazar… “Unutmak kolay mı?” deme, Unutursun Mihribanım. Oğlun, kızın olsun hele, Unutursun Mihrabanım |
Forum saati; Türkiye'ye göre ayarlanmış olup, şu an saat: 13:42. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.7 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.