Yaylar takıntılı intikamcılardır. Şöyle ''kırmızı küçük şeytan''lar diyebiliriz onlara. Adaletin adına aslında herkesi kesmeye hazırlar, ama adaletten bahsedip herkesi okşarken-buna vakit ayıramıyorlar. Yayların en büyük özelliği-tek başına düşmanını tamamen yok edemezler. Bu da onların canını sıkıyordur doğal olarak. ''Adalet'' denilen şey için önce Türkiyenin tüm köyleri toplayıp her adam ve kadına tek tek derdini anlatması lazım ''Ha şuna bakın, alçak! Hayvanın teki, kovun onu, kovun''... Sonra yayın düşmanı 9 köyden kovulur. Yayın prensip ve slogan hastalığı vardır. Mesela düşmanını 20 yıl sonra görüp te ondan intikam alma imkanı olursa, o imkanı doya doya kullanırlar. Diyelim ki, hastanede çalışan bir yay kadınından rapor almak isterseniz ve yoldayken onu görüp te ayağına basarsanız-bittiniz. O raporu almak için 100 defa sıralarda durursunuz, tüm sülalenizin kan grupları bulana kadar, bide rapor almak için tüm haklarınızı toplayıp sunmalısınız. Bide bu topladıklarınız 2 yıl araştırılıp soruşturulacak. O kadın size raporu verdikten sonra raporda damga olmadığını farkedersiniz ve damga için o sizi en uzak hastaneye gönderir. Sonra da o damgayı size koymaları için gittiğiniz hastaneye aramaya unutur. Ve siz Akrep tarafından öldürülmeye tercih edip kendinizi asarsınız.