Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ahmed Arif Sözleri
Sakın ha! Sakın e mi? Sonra beni öldürürsün unutma… Yazma, vazgeç her şeyden, seversen diye düşünüyorum diyorsun. Yavrum, nazlım, bunu nasıl yazdın bana? Düşünüyorsun ha, Acaba seni benden başka seven oldu mu? Sevmek kelimesini soy, çırılçıplak karşına al da öyle düşün, Yazma! Sevme! Ne demek? Beni zorla, adi, boş, manasız, kendi kendine ihanet eden bir serseri haline getirmeği nasıl düşünebildin?
Kaderimiz bir tuhafsa, ömrümüzü dolu bir kadeh gibi sindire sindire içemediysek, günahı boynumuza değil.
Serabın bir sonu vardır. Ufkun, sıradağın sonu. Uçarın, kaçarın bir sonu vardır. Senin sonun yok.
Bunlar bitti artık ve bulduk birbirimizi. Sahi nasıl oldu bu yahu? Ah, çok zalimlik ettin, çok… Demek seni o kadar üzmüş, kırmışım ki buna mecbur oldun…
İnsan ya muhtaçlık, mecburluk olmadan sevmeli yahut da benim senin gibi amansız, vurgun…
Leylâ, Canım, Kayb, berbat ve sessizim… Sessiz ve dolu: Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu. Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, medillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim.
Hiç “serçe gibi” olmadım! Ustura gibiyim. Ama milyonlardan biri olduğum doğruysa utanmam. Harika çocuk, müstesna adam gibi sıfatları oldum olası düşündüm! Önemli olan ne olduğun ve oluşu içinde nerelere kadar varabildiğini kestirebilmekti.
Vurulmuşum, Dağların kuytuluk bir boğazında, Vakitlerden bir sabah namazı, Yatarım, Kanlı, upuzun… Vurulmuşum, Düşüm, gecelerden kara, Bir hayra yorarım çıkmaz, Canım alırlar ecelsiz, Sığdıramam kitaplara, Şifre buyurmuş bir paşa, Vurulmuşum, hiç sorgusuz, yargısız, Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz, Rivayet sanılır belki, Gül memeler değil, Domdom kurşunu, Paramparça ağzımdaki…
Gün ola, devran döne, umut yetişe. Dağlarının, dağlarının ardında, değil öyle yoksulluklar, hasretler, bir tek başak bile dargın kalmayacaktır. Bir tek zeytin dalı bile yalnız…
Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz hâlbuki Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların… Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cigaram, Bir duman alırım, dolu. Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, sen de mi? diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarıda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya…
__________________
Kahrolsun psikolojisi düzgün insanlar!
Yaşasın tam bağımsız ruh hastası BEŞİKTAŞ'lılar!
|