Tekil mesaj gösterimi
Alt 12 Kasım 2023, 14:56   #1
Çevrimiçi
Beatrice
Türk Mitolojisinde Huma, Kaknus ve Anka Kuşları




Türk Mitolojisinde Huma, Kaknus ve Anka Kuşları
Www.TrendForum.Net

TÜRK MİTOLOJİSİNDE HUMA, KAKNUS VE ANKA KUŞLARI

HUMA KUŞU
Her zaman yükseklerde bulunan, yere inmeyen bir kuştur. Bu kuş, bulunduğu gökte yumurtlar. Bu yumurta yere inerken içinden yavru çıkar, tekrar göklere uçar. Yerlere konmayan bu kuşun ayakları yoktur. Hindistan, Çin, kıpçak göklerinde yaşar. Bir inanışa göre de serçeden büyükçedir ve yere de konar.

Zamanın birinde, bir’ devlete bir baş seçmek istemişler. Bu kuş insanların toplu bulunduğu yerde uçurulmuş. Kimin başına konarsa onu devlet reisi yapacaklarını kararlaştırmışlar. Uçan kuş gitmiş, bir adamın başına konmuş. Bunu Devletin başına getirmişler. Bu sebeple Huma kuşuna (Devlet Kuşu) da denilmiştir. Huma’yı bulup ta bilerek öldüren kimse kırk gün içinde ölür.

KAKNUS KUŞU
Bu kuşun gagasında bulunan üç yüz altmış delikten çeşitli sesler çıkar. Kuşlar bu sesleri işitince ona yaklaşır, o da rahatça bunları yer. Tüyleri renkli, güzel olan Kaknus bin yıl yaşar. Kanus’un ölümü yaklaşınca, otlardan bir yuva yapar, orada öter. Bundan sonra kanatlarım o kadar kuvvetli çırpar ki bunlardan kıvılcımlar çıkar, Yuvasını tutuşturur. Kendisi de orada yanar. Külünden meydana gelen yumurtadan yavrusu çıkar.

ANKA KUŞU
Tüyleri güzel, boynu uzun, kendisi büyük bir kuştur. Boynu halka halinde beyaz tüylerle çevrilmiş olduğu için (Anka) denilmiştir. Anka; gerdanlık demektir. Mısır efsanelerinde de yer alan Ankanın üzerinde otuz çeşit kuşun rengi bulunur. Bu sebeple iran’lılar buna (Sirenk, Simürg) demişlerdir.

Anka kuşu gözle görülmeyecek kadar yükseklerde uçar. Kaf dağı’mn tepesinde yatar. Ejderhaları avlayarak oraya götürür. Ab-ı Hayat’tan içmiş olan bu kuş ancak Zülkarneyn (İskender) ile görüşmüş. Bir efsaneye göre de beş yüz sene yaşar.

Bir de kuşlara hâkim olan Süleyman Peygamberin Divanına devam etmiş, başka kimselere görünmemiştir. Efsaneli bir tarih rivayetine göre de; Fatimi halifelerinin hayvanlar bahçesinde bir Anka kuşu varmış. İran kahramanı Rüstem’in babası Zal’i, bırakıldığı dağda bir bir Anka kuşu büyütmüştü.

Bir efsaneye göre de; bu kuş bir zaman çoğalmış, civarındaki hayvanları kapar, kaçarmış. Necit, Hicaz taraflarındaki halk Anka’ların bu halinden bizar olarak, Muhammet peygamberin Mekke’den Medine’ye hicretinden biraz önce, Res’lilerin peygamberi olan Hanzala iîbn-i Saffan yahut Halit İbn-i Sinan’a şikâyet etmişler. O da, tanrıya dua etmiş, bu dua üzerine Anka’nın nesli bu dünyanın yüzünden kalkmıştır. Anka iki başlı kuş olarak ta gösterilir. Bir başı kuş, bir başı da insan başı gibidir, insan gibi konuşur. Anka’nın ölümü yaklaştığı vakit, güneş onun yuvasını yakar. O da tekrar bir yuva yapar, içine girer, bir daha çıkmaz, orada ölür, kalır. Kemikleri içinde bir solucan bulunur, ondan yeniden bir Anka kuşu türer.

Alıntı
__________________
"Bakın benim parolam sevgidir. Ama ben şiddeti de yerine göre bir enstrüman olarak kullanırım."
 
Alıntı ile Yanıt