Dinozor fosillerinde daha önce fark edilmeyen yeni bir yumuşak doku yapısı keşfedildi. Bilinen çiğneme sistemlerine dair ezberler bozulmak üzere.
Paleontologlar, pek çok dinozor türünde yanak bölgesinde daha önce tanımlanmamış bir yumuşak doku yapısına ait kanıtlar buldu. “
Exoparia” olarak adlandırılan bu yapı, dinozor anatomisinin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor ve fosil rekonstrüksiyon yöntemlerinin sınırlarına işaret ediyor.
Alberta Üniversitesi’nden
Henry Sharpe konu hakkında şu yorumu yaptı:
“Kaslar ve dokular zamanla bozulduğu için, dinozorlara ait böyle yumuşak anatomik yapıların çok az örneği mevcuttur.”
Dinozor kemikleri bugün yeniden birleştirilebiliyor olsa da, yumuşak dokuların nasıl göründüğüne dair uzun süre net bir yöntem bulunamıyordu. Bu durum, 1990’lı yıllarda “Extant Phylogenetic Bracket” yöntemi ile kısmen aşıldı. Geliştirilen yöntem, dinozorların modern yakın akrabalıkları olan timsah ve kuşları temel alarak doku ve kas yapılarına dair tahminlerde bulunuyor.
Dinozorlar, Günümüz Kuşlarında Bulunmayan Yanak Kaslarına Sahipti
Henry Sharpe, dinozorların kas yapısına dair şu soruyu gündeme getiriyor:
“Ya dinozorlar, kuşların atalarında olmayan veya kuşlar tarafından evrimleşerek kaybedilmiş ya da farklılaşmış kaslara sahiptiyse?”
Journal of Anatomy dergisinde yayımlanan araştırma, “
Gary” adı verilen bir Edmontosaurus bireyinin kafatasında bulunan ve yanağa yakın kemikteki türbülanslı yapının incelenmesiyle başladı.
Sharpe, “Memeli bir kafatasına baksaydık, bu yapıya yanak kası derdik. Ancak sürühnenlerin yanak kasları olmadığı düşünülüyordu,” dedi.
Ortak Gözlemler, Tek Yapı
Alberta Üniversitesi, Toronto Üniversitesi Royal Ontario Müzesi ve New England Üniversitesi’nden bilim insanları, farklı dinozor türlerinde benzer yapıların aynı konumda bulunduğunu belgeledi.
Sharpe, “Hep aynı noktadaydı; bu da bize bunun tek bir kas ya da bağ doku olduğuna dair güçlü bir işaret verdi,” dedi.
Yapının eski bir yumuşak dokuya ait olduğunu doğrulamak için bilim insanları, dinozor kemiklerinden ince kesitler hazırladı.
Sharpe, “Kaslar veya bağlar, kolajen lifleri aracılığıyla kemiğe tutunur. Bu, dokunun kemikten kopup hayvana zarar vermesini önler,” diye açıkladı.
Yumuşak doku çürüdükten sonra kemiğde kalan kolajen izleri, polarize ışık kullanılarak incelendi.
Sharpe, “Kemik yüzeyinde biri X-Acto bıçağıyla kazıntı yapmış gibi görünüyordu,” ifadelerini kullandı.
Yeni Yöntemle Üç Boyutlu Doku Analizi Gerçekleştirildi
Araştırmacılar ayrıca THLEEP adını verdikleri bir yöntemle yanak kemiği ve alt çene kemiklerinde liflerin üç boyutlu yönelimlerini inceledi. Sharpe, “Bu kolajen lifleri rastgele bir açıyla değil, kasın kemiğe girdiği yöne paralel olarak yerleşir,” dedi.
Tüm incelenen dinozor türlerinde, yanak ile alt çene arasında bir bağlantının varlığını gösteren kanıtlar bulundu. Bu da, yapının muhtemelen bir yanak kası ya da bağ doku olduğunu doğruladı.
Farklı Dinozorlar, Farklı Uyarlamalar
Liflerin boyutları ve açılarındaki farklılıklar, yapının türlere göre farklı işlevler üstlendiğini gösteriyor. Bu farklılaşmanın çene stabilizasyonu ya da beslenme biçimiyle ilgili olduğu düşünülüyor.
Sharpe, “Tüm detaylara sahip değiliz, ancak bu yapının dinozorların çiğneme biçiminde önemli rol oynadığı açık,” dedi.
Ortaya konan yeni bulgu, dinozor anatomisini anlamada yalnızca modern akrabalarla yapılan karşılaştırmaların sınırlı olduğunu da gösteriyor.
Sharpe sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Dinozorlardaki çeşitliliği kaçırıyoruz; çünkü geçmişi, yalnızca bugünün bilgileriyle açıklamaya çalışıyoruz.”
Kaynak:
Sci News