Burçların Fobileri

Her insanın belli durumlara özgü güçlü kaygıları, adını koyamasa da bilinçaltından gelen rahatsız edici hisleri vardır! Karanlıkta huzur bulanlar da vardır korkudan kalbi sıkışanlar da küçücük mekanlarda keyif çatanlar da duvarların üzerine geldiği hissine kapılanlar da! İnsanların muhakkak geçmişin birinde kodladığı bir korkusu, genetik kodundan yadigâr bir kaygısı vardır! Burçların karşı koyamadıkları, engel olamadıkları korkuları acaba neler?
KOÇ
Koç hiç belli etmese, cesaret zırhını bir an olsun üstünden eksik etmese de düşünmeden davranmasının, gözü kara imajını biraz fazla abartmasının bir sebebi var! Hem de beklenmedik ve güçlü bir sebebi! Zayıf görünmekten, hafızalara güçsüzlüğüyle yer etmekten öyle korkar ki, ters psikolojiyle ne ölümden korkar ne zulümden imajı yaratır! Pazılarını şişirmesi, gövdesiyle güç göstermesi, olur olmadık her ortamda mücadeleye soyunup adını galipler arasına kazıması, aksini örtbas etme gayreti yüzündendir!
BOĞA
Değişim sevmez, tanıdık olmayan alanlarda yaşamaktan, yabancı bir fikrin içine düşüp, sahip olmadığı her ne ise onunla yüz yüze gelmekten içten içe korkar! Tüm bu korkuları dolayısıyla değişime ayak diremesi, adının keçilerden aldığı inadıyla duyulmasına, “Nuh der peygamber demez!” imajıyla tanınmasına yol açar! Parasının kıymeti, cebinin akrebi de yine yabancı bir alana yapması gereken sürprizli girişimlerden, olası risklerden korktuğu içindir!
İKİZLER
İkizler dost sohbeti olmasa, muhabbetin hatırına ocakta demlik kaynamasa; neyler parayı pulu, şanı şöhreti! İçinde bulunduğu sosyal çevresi, hayatına renk katan eş dost sohbetleri, bilgisini paylaşabileceği söyleşi saatlerinin tümünden uzak kaldığını, kimsesiz kalıp insansızlıktan solduğunu aklına getirince tüyleri diken diken olur, kendini aceleyle organize ettiği randevu yolunda bulur! İkizler yalnız kalırsa zihni bozulur, çenesi kitlenir, dili kurur! Evlere girmez, sohbetten kalkmaz, bilgiye doymaz halleri canının sıkılmasından korktuğu içindir!
YENGEÇ
Yengeç; bu dünyada çoğaltmak, geleneklerini nesilden nesle taşıyıp hatıralara kazınmak, kök salıp yok olmamak için yaşar! Anlaşılacağı üzere ardında bırakmaya can attığı kanlı canlı çocuklar, bağlarını bırakın koparmayı her geçen gün sağlamlaştırdığı eş, dost, akrabalar, adının yarınlarda anılmasını garantileyecek canlı miraslarıdır! Ananesinin küpesi, dedesinin köstekli saati, annesinin el örgüsü hırkasına olan hürmeti, sonsuza dek sürdürmek istediği varlığının garantisidir! Sahip olduğunu yürekten sevmesi, bir sevdiğini ömrünce koruması, kendini vazgeçilmez yapmak istediğinden, göz ardı edilmeye tahammül edemediğindendir!
ASLAN
Tüm yaşamını saygınlık kazanmak için sahip olduğu tüm varlığını göstermeye, alkışlar toplayacağı en başarılı işlere imza atıp, övgüler toplayacağı kimlik inşasına adayan Aslan, kibriyle ördüğü duvarların ardında ne saklıyor dersiniz? Koca bir aşağılanma korkusu! Asla aşağılanamayacağı tahtına oturup, gösterişini kuşanma gayreti, yüce gönüllüğü ve sevecen yüreğiyle herkesin sevgisini kazanma arzusu hep bu yüzdendir! Aslan’ı Aslan yapan, aşağılanma korkusundan çağlayan en yücelere yerleşme gücüdür!
BAŞAK
Toplum yararına olan her işte dişini tırnağına takıp gecesini gündüzüne katması, hiçbir sorumluluktan kaçmayıp her işi bizzat üstlenmesi, fedakarlığı bol bulup herkese dağıtması; vazgeçilmez olma, reddedilememe arzusu yüzündendir. Çenesini tutup, gözünün gördüğünü söylemekte dilini susturamasa da eleştirilerini bedava bulmuş gibi dört yana saçsa da herkesin başarısında emeği, mükafatında desteği vardır! Yalnız bırakılmaktan korkan, istenmeyen insan olacağı anı düşünüp kaygılara boğulan Başak, işine daha sıkı sarılır, insanları kendine minnet yoluyla borçlandırır!
TERAZİ
Herkese mavi boncuk dağıtıp, tarafını seç haykırışlarını minnoş huyu, tatlı dili, sempatik tebessümüyle unutturur. Barış olsun, tadımız kaçmasın, huzurumuz bozulmasın da varsın cezalar geciksin, yeter ki gönüller bir olsun der, her daim mutluluğa kucak açar! Bu süreçte adaletin terazisini hasır altı edip, herkesi haklılandırıp gerilimleri hakkıyla değil, sözde durduran Terazi’nin, karar vermek zorunda kalmaktan ödü kopar! Yeter ki birini seçmeyeyim diye tüm araları bulur, barış çubuklarını elleriyle yakar, uzlaşıları sağlar! Ama haklıyı haksızdan ayırıp, savaşıp barışmaz! Daima kararsız ama hep barışıktır!
AKREP
Bu insanlar neden bu kadar şüphe duyuyor, ortada fol da yumurtada yokken neden civciv peşinde koşuyor diyen yok! Varsa kuşkucu, yoksa paranoyak! İhanete uğrayacağım diye gözüne ne uyku girer ne gönlüne huzur! Kurtlar hep acaba şimdi mi aldatıyor, az sonra mı aldatacak diye beynini kemirir, zihninde tilkiler başıboş gezinir! Akrep de ne telefon şifresi bırakır kırılmayan ne çanta ne cüzdan; karıştırılıp, iyice kurcalanmayan! Onu şüpheye düşürecek tek bir iz olmasa da insanlar tüm kartlarını açık oynasa da Akrep’in içi rahat etmez!
YAY
Evlenip kök salmaktan, sorumluluk alıp olduğu yere bağlanmaktan, sahip olduklarından vazgeçememekten korkarken; canını hiçe sayar, kendisini yeri gelir macera olsun diye çöpe atar! Yaşam en rahat kanepede uzanmak gibi umarsız, hayat keyif almak için olmazsa olmazdır! Duygusal bağlar kurup hayal kırıklığına uğramaya, bir insanda çakılıp kalıp ömrünü bir varmış bir yokmuş masallarındaki gibi kısa tutmaya, koca dünya varken kasabada koca bir ömrü kurutmaya ne gerek var derken tüm bunları yaşamaktan korkar! Ver elini yeni dünyalar, kültürü bol felsefesi derin yeni coğrafyalar der, durduğu yerde durmaz!
OĞLAK
Oğlak’ın disiplini kimde var? Sahip olduğu yere göğe sığmaz başarılarına burun kıvıran, karşısında durup önünü iliklemeyen, itibarına dil uzatıp saygınlığına laf eden nerede görülmüş! Peki ya onun yaşantısına imrenip, yıllarca yolunu yol, sistemini prensip edinip başarı ipini göğüsleyen, kariyerinin zirvesinde aldığı tüm ödülleri bir bir sayın Oğlak’a ithaf edenler! Tüm bu yere göğe sığmaz, övgüler kaçınılmaz başarının sırrı, derin bir korkudan geliyor! Başarısız olma korkusu! Bu koca kaygı, zirvede Oğlak için camdan köşk inşa ediyor!
KOVA
Özgürlüğüne bu denli düşkün oluşu, gözünü uzay boşluğuna dikip zaman makinesi, uzay gemisi diye tutturması, direk çürütüp, kafa patlatması; bu değirmenin suyu nereden geliyor? Kapalı alan korkusundan! Bu sıkışıklık, hareket edememe, yer değiştirip soluk alamama endişesi, Kova’yı içinde sıkışıp kalma ihtimali olan geleneksel yapıdan köşe bucak kaçırıp, soluğu yeniliğin merkezinde aldırıyor! Teknolojinin açtığı özgürlük kapısı, koca bir dünyanın parmaklarının ucunda olmasının verdiği paha biçilmez his, Kova’yı bir nebze rahatlatıyor!
BALIK
Bazı kurbanlar işkencecilerine aşık olur, olmadık bağlar kurarmış! Korkunun çok güçlüsü bir süre sonra kaçınılmazlık hissiyle birlikte, afrodizyak etkisi yapmaya, bir süre sonra haz kaynağı olmaya başlar! Balık tüm hayatını kurban psikolojisi içinde geçirirken aynı zamanda kurban olmaktan deliler gibi korkar! Bu korku öyle canlı, öyle tazedir ki kendini hep kaygı duyduğu o anda, durumun tam ortasında hisseder! Tüm kaygıları onu kurban psikolojisine sokar, ilahi bir kazaya sürüklendiği inancına boğar!