Yanıt: Tıp Sözlüğü
ULSERATIF KOLIT
İltihaplı bağırsak hastalığı denen diğer hastalık da ülseratif kolittir. Bu hastalığın nedenleri bilinmiyor. Ülserleşmiş kolit sadece kolonda görülür. Bu yönden bağırsağın herhangi bir bölümünde olabilen Crohn hastalığından farklıdır. Ufak yaraların ve apselerin sadece kolonun iç cidarında (mukoza) görüldüğü iltihaplı bir hastalık özelliğini taşıyan ülserleşmiş kolit bir kronik durumdur. İltihaplı reaksiyonlar neredeyse her zaman rektum bölgesinde oluşur ve kolonun diğer kısımlarına uzanır. Kolonun ne kadarının etkilendiği bir kimseden diğerine değişir. Eğer iltihap rektumla sınırlıysa bazen bu durum için ülserleşmiş proktit (proctitis) terimi de kullanılır. Bu hastalığa her yaşta yakalanılabilir. Ancak en çok 15 ila 30 yaşlar arasında görülür. Crohn hastalığında olduğu gibi beyazlar arasında yaygın bazı ailelerde daha sık görülür. Belirtiler - Kanlı ishal, cerahatli de olabilir. - Karın ağrısı, - Acilen, ağrılı olarak tuvalete çıkmak, - Ateş, - Kilo kaybı, - Mafsal ağrısı, - Deride lekeler. Bazen ülserleşmiş kolit belirti vermez. Bazen de kolon iltihaplanır ve kanlı ishale neden olur. Böyle hastalığın alevlendiği sıkıntılı devreler arasında sakin rahat devreler yaşanabilir. Aşağı yukarı bu hastalığı yakalananların %15 inde tüm kolonu kaplayabilen ve değişen iltihaplanmalarla hastalık çok ciddi seyredebilir. Belirtiler kuvvetli kanlı ishal, ateş ve karın ağrısıdır. Bu belirtiler acil bir tıbbi durum da doğurabilir. Çünkü kolonun (toksit megakolon) şişmesi veya genellikle iltihaplanmış kolonun delinmesi riski vardır. Ülserleşmiş kolitler, vücudumuzun diğer yerlerindeki çeşitli belirtilerle de ilgili olabilirler. Büyük mafsallarda olan ağrı veya iltihaplanma en çok da dizde ayak ve kol bileklerinde görülenler bu tip belirtiler arasında sayılabilir. Bazı durumlarda ankilozan spondilit ülserleşmiş kolitle ilgili olabilir. Bazen de akut göz ve deri iltihaplanmaları görülür ve kısmen de tıkanabilir. Ayrıca kolonun tamamı veya tamama yakın bir bölümü ülserleşmiş kolitten etkilenen kimselerde de hastalığın 8-10 yıl arasında devam etmesi halinde kolon kanseri riski doğar. Hastalık daha az yayılmışsa (örneğin, kolit sadece kolonun sol kısmında ise) risk azalır. Kanser riski zaman uzadıkça artar. Fakat risk iltihaplanma derecesine bağlı değildir. Ülserleşmiş kolit belirtileri en az düzeyde olsa bile kanser gelişebilir. İlaçla Tedavi Ülserleşmiş kolitlerin tedavisinde kullanılan ilaçlar iltihaba karşı tesirli olabilenlerdir. Bunlar "sulfasalazine ve "kortikosteroid lerdir. Sulfasalazine, hastalığın zaman zaman görülen minor (çok önemli olmayan) artışlarında ve sancının giderilmesinde kullanılır. Kortikosteroidler ise kanlı ishalin daha şiddetli vakalarında kullanılır. Eğer iltihaplanma yalnız rektumda ise kortikosteroidlerden biri iltihabı geçirip belirtileri ortadan kaldırabilir. Son yıllarda aspirin gibi ilaçlarla hazırlanan bazı yeni preparatların iltihabı kuruttuğu ve faydalı olduğu görülmüştür. Ayrıca araştırmacılar aspirin gibi ağızdan verilen ve bağırsakta özümsenmeyen bileşimlerin faydalarını araştırmaktadır. Bunların iltihabı ortadan kaldırma özelliği doğrudan iltihaplı bölgede yararlı olabilir. İshal çok fazlaysa hastaneye gitmek gerekebilir. Burada vücudun su ihtiyacı damar yoluyla sağlanıp ağızdan beslenme yapılmayarak dinlendirilebilir. Doktorun dikkatle kontrolü altında nadiren azathiopirine gibi ilaçlarla immunosuppresive tedavi yapılabilir. Beslenme Bazı durumu çok ciddi olan hastalar da- mardan verilmek suretiyle beslenirler çünkü kolonları yemeğe tahammül edemez. Durumu o derece ciddi olmayanlarda ise ishal nedeniyle kaybedilen besinleri telafı etmek için sıvı bir ilave yemek, ağızdan verilebilir. Ameliyat Ülserleşmiş koliti olanların yaklaşık yüzde 20 ila 25 i bir zaman ameliyata gerek duyarlar. Bunlar, ilaç tedavisine yanıt vermeyen ya da ağır komplikasyonları olan insanlardır. Şimdiki eğilim, hasta halsizleşene kadar beklemek yerine, ameliyatı hastalığın erken aşamalarında, kolonun iltihabının ilaç tedavisine yanıt vermediği anlaşıldığı zaman yapılması yönündedir. En yaygın olarak uygulanan ameliyat ileo-anal ağızlaştırmadır. Önceki tekniklerin tersine, bu teknik şekil bozucu değildir, dışkının anüsten normal çıkışını korur ve genellikle ameliyat için seçilenlerin çoğu tarafından iyi tolere edilmektedir. 8 ila 10 yıldır yaygın ülserleşmiş kolitiniz varsa, doktorunuz, kanserin önlenmesi için tüm kolonun isteğe bağlı olarak alınmasını tavsiye edebilir. Alternatif olarak, doktor, kolonda habis hücrelere bir dönüşümü düşündüren değişiklikleri araştırmak ve kuşkulanılan alanlarda biyopsi yapmak için kolonoskopiyle kolonun dönem dönem muayene edilmesini önerebilir. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
URETRA DARALMASI
Üretra (penisin içindeki idrar ve meniyi taşıyan ince boru) o kadar daralır ki, idrarın geçmesine engel olur. Bu seyrek görülen bir olaydır. Üretra daralmasının birçok nedeni olabilir. Penisin incinmesi veya bir hastalık sonucunda oluşup, zamanla büzülerek yolu daraltan yara izi, bunlardan birkaçıdır. Çok ender olarak idrar yolu tamamen kapanabilir. Üretra daralması, akut bir belsoğukluğu olayından yıllar sonra ortaya çıkabilir. Belirtiler - İdrara çıkma zorluğu; - Ağrılı idrara çıkma. Teşhis İdrar yaparken ağrı veya zorluk varsa bir ürologa görünmek gereklidir. Üretra daralmasından başka nedenler de bu sorunları ortaya çıkarabilir. Doktor penisi inceleyerek, çeşitli testler yapacak ve üretrayı ince, esnek bir aletle inceleyerek, sistoskopi uygulayacaktır. Normal idrar yapabilmeyi sağlayabilmek için, üretra daralmasının tedavi edilmesi gereklidir. İlk yapılacak şey, içine ince bir alet sokarak üretrayı genişletmek olacaktır. Bu işlem lokal anestezi ile yapılır. Bu tedavinin birkaç kere tekrarlanması gerekir. Eğer idrar yolu bu açma çabalarından sonra yeteri kadar genişlemezse, ameliyat yöntemine başvurmak gerekebilir. Darlığın derecesi sistoskop ile bakarak anlaşılabilir. Ameliyat uygulandığı zaman da, bu işlem sistoskopa bazı özel aletler takarak gerçekleştirilir. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ÜRETRIT (KRONIK)
Bazen uretra (idrar yolu) tahriş ve iltihaplanması, bakteri enfeksiyonu belirtisi olsun ya da olmasın, haftalarca hatta aylarca geçmez. Bu durumda devamlı idrar yapma ihtiyacı duyarsınız ve idrar yapmak rahatsızlık verir. Kronik uretra iltihabında arada düzelme olursa da, bu iyilik dönemi gitgide kısalır. Belirtiler - İdrar yaparken geçmeyen veya tekrarlayan rahatsızlık; - Sık idrara çıkma. Mesanenin dibine kadar ilerlemiş iltihaba "trigonitis" denir. Trigonitisi teşhis etmek için ucunda ışık bulunan ince bir alet mesaneye sokularak bakılır (Sistoskopi). ilaç Tedavisi Gerçekten iltihap belirtisi varsa antibiyotik veya sülfamit verilir. Başka tedavi yöntemlerinin de (örneğin uretranın bir alet yardımıyla açılarak esnetilmesi gibi) yardımı olur. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
URTIKER (KURDASEN)
Ürtiker (kurdaşen), ciltte meydana gelen genellikle kaşıntılı, yuvarlak veya oval şişliklerdir. Bazen kırmızı olmakla birlikte, herzaman böyle olmak zorunda değildirler. Ürtiker plakları, derideki allerji ile ilgili hücreler (mast hücreleri) histamin adı verilen ve kılcal damarlardan sıvı sızmasına neden olan maddeleri salgılarlar. Damarlardan sızan bu sıvılar deride birikirler ve belirtilen şişliklere neden olurlar. Çoğu insan bu şişlikleri gördüğünde alerjik bir reaksiyondan şüphelenirler. Ancak ürtiker plakları bazen sıcak, soğuk, güneş ışığı, egzersiz, stres, cildin bir bölgesine uzun süreli basınç uygulanması, ateş veya çok sıcak banyoya bağlı cildin sıcaklığında ani artış veya cildi tahriş eden kimyasal bir madde (kozmetik bir madde veya sabun gibi) gibi fiziksel kaynaklı etkenler de ürtiker gelişimne neden olabilir. Ürtiker plakları tüm vücudu ilgilendiren allerjik bir reaksiyonun da belirtileri olabilir: - Solunumla alınan alerjenler: polenler, hayvan tüyleri, küfler - böcek ısırıkları (özellikle arı), bazı ilaç enjeksiyonları - yiyecekler : fındık-ceviz gibi yiyecekler, balık ve deniz ürünleri, süt ürünleri, gıda katkı maddeleri, penisilin veya aspirin gibi ilaçlar. İnsanların yaklaşık %20 sinde yaşamları boynca en az bir kez ürtiker gelişmektedir. En sık ürtiker gözlenen yaşlar 20-30 yaşlar arasıdır. Nadiren, tüm vücudu etkileyen ve yaşamı tehdit eden boyuttaki anaflaktik şok adı verilen alerjik durumlarda da ürtiker ortaya çıkar. Bazı durumlarda, ürtiker plakları 6 hafta veya daha fazla süre kalabilir ve kronik (idiyopatik) ürtiker adı verilir. Sıklıkla, kronik ürtikerin nedeni bulunamaz, ve bir süre sonra kendiliğinden geçer. Belirtiler Ürtiker plakları, beyazımsı veya et renginde kabarıklıklar olarak gözlenirler; bazen kımızı bir bölge ile çevrilirler (eritem). Tipik olarak yuvarlak veya ovaldirler, sıklıkla kaşınırlar. Büyüklükleri değişkendir ve bazen çok büyük alanlar oluşturabilirler. Her hangi bir cilt bölgesinde ortaya çıkabilirler, acnak sıklıkla kol ve bacaklarda görülür. Çoğu ürtiker plakları kısa sürede ortadan kaybolur, ancak hasta aynı duruma maruz kalıyorsa 24-72 saatlik zamanlarda yeni alanlar ortaya çıkmaya devam edebilir. Eğer ürtiker tüm vücudu ilgilendiren alerjik bir reaksiyonun ilk belirtileri olarak gelişmiş ise gelişebilecek diğer bulgular şunlardır: dilde, dudaklarda ve yüzde şişme, solunum güçlüğü, şuur bulanıklığı, göğüste daralma / sıkışma hissi. Bu belirtilerin araştırılması ve geliştiğinde acilen sağlık birimine müracaat etmek önemlidir çünkü bunlar anaflaktik şok habercisi olabilir. Tanı Muayeneye ve gerekirse alerjik deri testlerine göre tanı konur. Aşırı yaygın olmayan ürtiker plakları genelde 8-12 saatte ortadan kaybolurlar. Ancak etken ortadan kalkmadığı sürece tekrarlayabilir. Korunma Sizde ürtikere neden olan durumları saptayabildi iseniz, bunlardan uzak durarak ürtikerden korunabilirsiniz. Tedavi Losyon veya krem türü bir antihistaminik ilaç ve ilave olarak antihistaminik tablet veya enjeksiyon gerekli olabilir. Eğer genel bir alerjiden şüphelenilmiyorsa kaşıntıyı geçirmek yeterli olabilir. Gerekli görülürse daha ileri tedaviler uygulanabilir. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
UYKU HASTALIGI
Tripanosoma cinsi bir organizmanın etken olduğu tropikal bir hastalıktır. Genellikle çeçe sinekleri tarafından bulaştırılır. Kuluçka devresi: 2-3 hafta. Belirtileri ve seyri Hastalığın uzun süren gizli bir dönemi vardır. Erken dönemde vücut ısısı dönümlü olarak yükselir, dalak ve lenf bezleri şişer, bacaklarda şişme görülür. Bu belirtiler yaklaşık üç yıl kadar sürer. Bu dönemden sonra hastada titreme nöbetleri başlar. Yüz ifadesi anlamsızdır, konuşmada yavaşlama belirtileri baş gösterir. Daha sonra hasta giderek hareketsizleşir. Genel bir halsizlik durumu vardır. İştah hiç yoktur ve hasta giderek zayıflar. Vücut ısısı normalin çok altına düşer. ölümden kısa süre önce hasta artık yerinden hiç kalkamaz ve sürekli uyku halinde komaya girer. Tedavi Erken teşhis edildiği takdirde ilaç tedavisi uygulamasıdır. Geç teşhis vakanın ağırlaşmasına neden olacağından tedavi uzun sürebilir. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
UYKU NEDIR?
Ortalama olarak yaşamımızın üçte birini uykuda harcamaktayız - diğer aktivitelerde harcadığımızdan daha fazla bir zaman. Kendimizi iyi hissetmemiz için gerekli ve hayati bir şey olan uykunun bu kadar çok bölümünün halen bir bilinmeyen olması merak uyandırıcıdır. Son 50 yılda pek çok araştırmacı uyuma paternlerini ve uyuduğumuzda ortaya çıkan fizyolojik ve nörolojik değişiklikleri araştırmıştır. Nasıl uyuduğumuzla ilgili çok şey bilinmektedir - fakat niçin uyuduğumuz hakkında çok az şey biliyoruz. Böyle olduğunda bile, herkes kötü bir gece uykusunun etkilerini bilir ve herkes uykunun ve iyi bir gece uykusundan sonra dinçleşmiş ve dinlenmiş kalkmanın yararlarını bilir. Bu yararları hissetmediğimiz zaman, uyku hakkında düşünmeye başladığımız ve uykumuzu iyileştirmenin yollarını aradığımız zamandır. Normal uyku Son 50 yılda nörolojik, endokrinolojik ve fizyolojik açıdan uyku ile ilgili çok şey yapılmıştır. Bunu takiben artık nasıl uyuduğumuz ve uyuduğumuzda ya da uyumadığımızda oluşan değişiklikler hakkında çok şey bilinmektedir. Uykunun evreleri Uykuya daldığımızda, bilinç düzeyimiz değişir ve iki uyku tipi arasında gidip geliriz: - non-REM uykusu - REM (hızlı göz hareketleri) ya da paradoksal uyku Non-REM uykusu Non-REM uykusu, uykunun gidişatı sırasında ortaya çıkan elektroensefalografik değişimlere dayanarak sıklıkla dört evreye ayrılmaktadır. - Evre 0- Bütünüyle uyanıklık değişmiştir. - Evre I- Uyku basması. Bu, uykuya dalmakta olan bir kişinin karşılaştığı durumdur. Eğer kişi uykunun bu evresinde uyandırılırsa etrafında olup bitenden tamamen haberdar olmamasına karşın genellikle uyanık olduğunu söyleyecektir. - Evre II - Uykunun bu evresinde bilinç, kişi uyandırıldığında uykuda olduğunu hatırlayabilmesine yeterli olacak şekilde EEG paternleri. - Evre III ve IV - Yavaş dalgalı uyku. REM uykusu Hızlı göz hareketleri (REM) uykusu, uykunun rüya görülen evresidir. Bu evre uykunun diğer evrelerinin arasına serpiştirilmiştir. Çok sayıda farklı özellik ile bağlantılıdır. Aynı zamanda paradoksal uyku olarak da bilinmektedir; çünkü önceleri, hızlı göz hareketleri ve huzursuzluğun eşlik etmesi araştırmacılara bu uyku evresinin hafif uyku olduğunu düşündürmüşse de, kas paralizisinin de olaya eşlik etmesiyle aynı zamanda paradoksal olarak da ağır bir uyku olduğu saptanmıştır. Uykunun gece paterni Uykuya daldığımızda non REM uykusunun dört evresinden hızla geçeriz ve ilk doksan dakikanın çoğu, yaklaşık on dakikalık REM uykusunun takip ettiği evre IV uykusunda harcanmaktadır. Bu patern kendisini, her bir döngüdeki REM uykusunda daha fazla zaman harcanacak şekilde, gece boyunca dört ya da beş kez tekrar eder. Uyanmamızdan önce REM uykusunda bir saat kadar zaman harcarız. REM uykusunda harcanan zaman yüzdesi doğumdan sonra gittikçe azalır ve (doğumda % 50) üç yaşında % 33 e, 11 yaşında % 27 ye ve ergenlikte de yaklaşık %25 e düşer. Uyku ve uyanıklık ritimleri Vücudun günlük ritimleri iyi bilinmektedir. Uyku bu doğal ritimlere sıkıca bağlı olan pek çok vücut fonksiyonundan birisidir. Bu ritimlerin uykudaki önemleri, uzun uçak yolculuğundan sonra ortaya çıkmaktadır. Vücut saatimizin, normalde uyku ve uyanıklık ile ilişkili olan dış uyarılarla ayarlanmadığını bu tür yolculuklarda ayrımsarız. Uyku problemi olan kişiler sıklıkla doğal uyku ve uyanıklık ritimleri normalin dışında olanlardır. Bunlar gece vardiyasında çalışanlar veya küçük bebek sahibi ebeveynler ya da kendilerini geç kalkma ve ardından da yatma saatinde uyuma güçlüğü çekme alışkanlığına kaptırmış kişilerdir. Pek çok Akdeniz ülkesinde görülen uyku paterni -örneğin öğleden sonraları, özellikle sıcak havalarda iş arası verip uyuma - doğal uyku ritmimize Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika da sıklıkla görülen paternden olasılıkla daha yakındır. Hormonlar ve uyanıklık Adrenalin ve kortikosteroid düzeyleri uyanık olduğumuzda daha yüksektir - aslında uykuda olduğumuzda adrenalin düzeyleri çok azalır. Buna karşılık, büyüme hormonu ve diğer yenileyici hormonların düzeyleri uykuda daha yüksektir. Melatonin uykuyu harekete geçirir ve bu gerçek, insanların uçak yolculuğunda ortaya çıkan gece ve gündüz paternlerine uyum sağlamalarıyla sonuçlanacak şekilde, vücudun hormonal döngülerinin bazılarını değiştirerek, uzun süreli hava yolculuklarının etkilerinin üstesinden gelmek için yardımcı olmak üzere, kişilere bir melatonin eşdeğeri ilaç verilerek araştırılmaktadır. Ne kadar uykuya gereksinmemiz var? Fizyolojik faktörler Herkes farklılık gösterir - sıklıkla bir gecede 8 saatlik uykunun azalmış formu herkes için geçerli değildir. Bazı kişilerin bundan daha fazlasına gereksinimi varken diğer taraftan başka insanlar bir gecede sadece 3 ya da 4 saatle yetinmektedir. Tarih her gece birkaç saatlik uykuya gereksinim duyan başarılı liderlerin hikayeleriyle doludur - Napolyon ve Churchill bunlardan ikisidir. Diğer taraftan Einstein bazen günün 16 saatini uykuda harcayan uzun bir uykucuydu. Uykunun miktarı yaşla değişkenlik gösterir. Yeni doğmuş bebekler günün 20 saatini uykuda harcamaktadır. Yaklaşık 2 yaşında uykuya gereksinim azalmaktadır, buna karşın küçükler halen erişkinlerden daha çok uykuya gereksinim duyar. Çocukluğun ileri yaşlarında ortalama uyku saatleri erişkin ortalamasının sadece çok az fazlasına kadar düşer. Ergenlikte uyku paternleri değişken hale gelir ve bazı gençler 11 yaşında olduklarından daha fazla uykuya gereksinim duyar görünmektedir. 16-17 yaşlara geldiklerinde, insanların çoğu, yaklaşık kırk beş yaşına kadar sürecek olan uyku paternlerini edinirler. Yaşlı kişiler daha hafif uyuma eğilimindedir ve genellikle gençliklerinde gereksinim duyduklarından daha az uykuya gerek duyarlar - 70 yaşında olduklarında gecede ortalama sadece 6 saat (Bu ortalama bir değer olduğu için pek çok kişi bundan daha azına gerek duyacaktır). Uykusuzluktan yakınan pek çok yaşlı kişi aslında yaşları için normal uyumaktadırlar, fakat onlar gençlik yıllarında hatırladıkları uykularını stilleriyle karşılaştırmaktadırlar. Çevre faktörleri Bu bireysel farklılaşmalardan daha önemli olarak bir toplumdaki ortalama uyuma miktarı dış faktörlerden etkilenmektedir. Örneğin; elektriğin genel kullanımından önce insanlar uyuma paternlerini gün ışığının paternlerine daha fazla bağlamışlardı; bu özellikle de mevsime bağlı olarak oldukça değişkenlik gösteren gün ışığı miktarının olduğu yerler olan yüksek bölgelerde daha belirgindi. Biz doğal olarak çevremizdeki insanlarla aynı zamanda uyuma eğilimindeyiz. Tüm toplumlarda karanlığın uykunun ana harekete geçiricilerinden biri olduğu bizi şaşırtmamalıdır. Bu doğal ritim gece işçilerinde olduğu gibi şaşarsa uyku ile ilgili problem sıklıkla ortaya çıkar. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
UYKU PROBLEMLERI
Aslında herkesin herhangi bir zamanda uyku problemi olur. Bunun için pek çok neden bulunmaktadır. Uykusuzluk en az üç hafta süren uykuya başlama ve devam etmede güçlük olarak tanımlanmıştır. Bir ya da iki gece bozulan uyku, uykusuzluk kavramına uymaz. Aynı zamanda gün boyunca yorulmadıysanız, ne kadar kötü uyuduğunuzu düşünürseniz düşünün uykusuzluk yakınmanız yoktur. Böyle bir durum bile zaman zaman uyuma probleminin olmadığı anlamına gelmemektedir ve bozuk bir uykunun sıkıntısını bilmek için uykusuzluk çekiyor olmanız gerekmez. Genç kişilerin yaşlılardan daha az uyku problemi var gibi görünmektedir. Buna karşın yukarıda belirtildiği gibi bunun yaşlandıkça uyku paternlerinizde meydana gelen değişiklikle ilgisi olabilir. 20 li yaşlarında her 10 kişiden biri uyku problemi olduğundan yakınırken yetmişli yaşlardaki kişilerin 3 te biri şikayet etmektedir. Farklı kişiler klasik olarak aşağıdaki problemlerin bir ya da daha fazlasıyla, farklı şekillerde karşılaşmaktadır: - Uykuya başlama ve uyuma zamanı arasının uzunluğu (sıklıkla bir o yana bir bu yana dönme) - Gece boyunca pek çok kere uyanma, bunun sonucu olarak da sabahleyin kötü uyku uyumuş olma duygusu - Erken uyanma ve daha sonra tekrar uyuyamama Kötü uykunun nedenleri Endişe - stres ve anksiyete İlaçlar - aşırı alkol - aşırı nikotin - aşırı kafein - çeşitli reçeteli ilaçlar Dış faktörler - ses - ışık - aşırı sıcak ya da soğuk - rahatsız yatak Tıbbi durumlar - ağn - horlama ve uyku apnesi - nefessiz kalma (örn. kalp ya da akciğer hastalığının yol açtığı) - idrar sıklığı - depresyon Günlük hormonal ritmin bozulması - uzun mesafe uçak yolculuğu - gece işi Fizyolojik - yaşlılık Anksiyete Endişe, uyuma güçlüğü için öne sürülen en sık nedendir. Aslında; neredeyse herkes bir gece endişe nedeniyle rahatsız bir gece uykusu geçirmiştir - düşünceler kafanızda uykunuzu engelleyecek şekilde dolanırken klasik olan bir o yana bir bu yana dönme hikayesi. Eğer bu uyumada bir güçlüğün nedeniyse o zaman endişeye yol açan problemlerle uğraşmalı ya da en azından uyumak için geçmişin ya da ertesi günün endişelerini unutmak mümkün olacak şekilde yeni alışkanlıklar geliştirmektir. İlaçlar İlaçlar kötü uykunun en alışılmış diğer bir nedenidir. Uyku paternlerinde oluşturdukları rahatsızlıklar gençleri yaşlılardan daha az etkilemektedir. Aslında, sıklıkla gecenin sonunda içilen bir ya da iki bardak kahve 30 lu yaşlarındaki insanların bile iyi uyumasını engellerken, 20 li yaşlarındakiler hemen hiçbir etki hissetmez ve çok iyi uyurlar. Kafeinin sizi uyanık tuttuğu iyi bilinmektedir, özellikle de kahve gece geç içildiğinde nikotinin de benzer etkisi vardır. Alkolün bozuk bir uykuya yol açtığı belki de daha az iyi bilinmektedir. Sıklıkla gecenin sonunda içilen sevdiğiniz bir kadeh içkinin iyi bir gece uykusu uyumanıza yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bu alkolün alımdan birkaç saat sonra oluşan geri dönüm ya da çekilme etkisi nedeniyledir. Zira uykuya çabucak dalıp fakat sabahın erken saatlerinde uyanma deneyimi. Uyku hapları doktorlar tarafından hastalarına geniş ölçüde reçete edilmektedir ve şaşırtıcı şekilde doktorların kendileri tarafından da kullanılmaktadır. Bu durum, kullanımlarının ortaya çıkardığı problemin şu anda iyi bilinmesi gerçeğine karşın devam etmektedir. En iyisi uyuma ile ilgili kısa dönem problemlerde yararlı olmalarıdır, fakat bu ilaçları uzun dönemler için kullanmak anlamlı değildir. Başka bir özellik de uzun süreli uyku hapları kullanmanın uyuma problemine neden olan sorunu ortadan kaldırmanıza yardımcı olmayacağı ve uyku haplarını aldıktan sonraki etkinin oldukça dramatik olabileceğidir. Tüm formülasyonlar REM ve non-REM uykusunun doğal ritmini değiştirmemesine karşın pek çoğunun etkileri belirsizdir. Dış Faktörler Çok gürültülü, çok sıcak, çok soğuk ya da yeteri kadar karanlık olmayan bir oda kolaylıkla uyku problemine yol açabilir. Eğer durum böyle ise o zaman odayla ilgili bazı değişikliklerin sırası gelmiştir. İdeal olarak da kat kat gecelik giymeyi gerektirmeyecek şekilde rahat olmanızı sağlayacak kadar sıcak olmalıdır (fakat tercihen rahatsız edici kadar da sıcak olmamalıdır!). Oda iyi havalandırılmalıdır - eğer mümkünse kısmen açık bir pencere ile uyuyun. Uyuyanların tümü, özellikle de iyi uykucular uykularını alabilmek için makul derecede bir sessizliğe gereksinim duyarlar ve tabii ki eğer ortam karanlık değilse uykuya dalmak daha güçtür - örneğin perdeler sokak lambalarını ya da dışarıdaki diğer ışıkları kapatmaya yetecek kadar kalın mı? Pek çok kişi orta derecede sert bir yatakta kendini en rahat şekilde hisseder - kısa dönemde yumuşak bir yatak daha rahat görünebilir, fakat uzun dönemde sırtınız için iyi değildir ve iyi bir uykuyu harekete geçirmesi olanaklı değildir. Çift kişilik yataklar bir problem ortaya çıkarabilir, özellikle de eşlerden biri diğerinden daha sert bir yatak severse. Bununla birlikte, iyi bir çift kişilik yatak ortada bombe yapmaz. Tıbbi koşullar Uykusuzluğa neden olabilecek pek çok tıbbi problem vardır. Uyku apnesi esasen aşırı kilolu erkekleri etkileyen ilginç bir durumdur. Bu durumda uykuya dalışta hava yolları soluk almayı engelleyecek şekilde 20 ila 30 saniye kadar tıkanmış gibi gözükür. Bu da hastayı uykudan uyandıracak şekilde iki ya da üç kez güçlükle nefes almasına yol açar. Ardından hiçbir şekilde iyi bir uyku uyunamaz. Horlama da aşırı kilolu olmakla bağlantılıdır ve horlayan kişi genellikle iyi uyuyabilmesine karşın, eşi ve hattı aynı evdeki diğer insanlar oldukça etkilenebilir. Uyku Sorununuzun Olası Yanıtları Eğer problemli uykunuz varsa bu durumu düzeltmeye çalışmak için yapabileceğiniz pek çok şey vardır: - Sizi uyandıran ya da uyutmayan şeyleri belirleyen birçok şey olabilir. - Ozel problemlerle gün içinde ya da akşam ilgilenmeye çalışın - tamamen üstesin -den gelinmediyse en azından ertesi gün ilgilenmek üzere hareket planı yapmaya çalışın; daha sonra onları gece boyunca bir kenara koymak için çaba sarf edin. Bazı kişiler hareket planlarını yazmayı yararlı bulmaktadır. - Gece geç saatte harekete geçirici aktivitelerden uzak durun - bunun içinde iş (bazen önlenemeyen ya da kurs!), ağır egzersiz ve tartışmalar vardır. - Hemen yatma saati öncesi aşın yemeyin - Kahve, çay ve tütün gibi uyarıcılardan gece geç saatte uzak durun - Gece aşırı alkolden kaçının - alkol uyumanıza yardımcı olacak gibi gözükse de harekete geçirdiği uyku kalite açısından zayıftır ve ertesi sabah kendinizi zinde hissetmemenizi yoiaçar. - Kendinize her akşam yapacağınız rutin bir iş bulun. Bu sizi rahatlatacak ve hoşunuza gidecek bir şey olmalıdır. - Yatak odasını sadece uyku için kullanın - yatak odasında okuma (bunun uyumanıza yardım ettiğini bildiğiniz takdirde aksi olabilir), televizyon seyretme, yemek yeme ve kesinlikle çalışma yapılmamalıdır - Hergün hatta erken kalkmanız gerekmeyen günlerde bile kendinizi erken kalkmak üzere ayariayın - Eğer uyanma güçlüğünüz varsa, odanın diğer bir tarafına çalar saat koymayı ya da uyandığınızda hemen ışıkları açmayı deneyin - Düzenli egzersiz yapmaya çalışın - Yatak odasını yatmak için hazırlayın, fakat sadece yorgun olduğunuzda yatağa gidin - Tüm bunlara karşın uykuya daima güçlüğünüz olduğunu fark ederseniz yatakta uyanık bir halde oradan oraya dönmeyin. Kalkın ve başka bir odada rahatlatıcı bir şeyler yapın. Kendinizi yorgun hissedene kadar da yatağa geri dönmeyin. - Gece yarısı ya da sabah erken uyanırsanız yatakta yatmayı sürdürmeyin. Kalkın ve başka bir odada bir şeyler yapın. Eğer gece yarısı kendinizi böyle bir durumda bulursanız endişelenmeyin. Normalde yapma fırsatı bulamadığınız bir şeyler yapın,örneğin kitap okuyun, hafif müzik dinleyin ya da normalde yoğun olan dünyanızın huzur, sessizlik ve sakinliğinin tadını çıkarın. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
UYKUSUZLUK
Uykusuzluk genelde; stres, sıkıntı, depresyon ve uyarıcı maddelerin kullanımı sonucunda meydana gelmektedir. Hayatınızdaki tüm uyaranlardan kurtulun (çay, kahve, tütün, kola ve uyarıcı ilaçlar gibi). Aerobik egzersizler yapmayı alışkanlık haline getirin. Gününüzün belirli bir bölümünü bu egzersizlere ayırın. Belirli bir süreegzersiz yapmak genelde geceleri rahat bir şekilde uyumanız için yeterli olabilir. Yatmadan önce sıcak bir banyo yapmak (aşırı sıcak değil tabiiki), kaslarınızı gevşeterek uyumanıza yardımcı olur. Eğer kas ağrılarınız ve kas spazmlarınız varsa ve bu nedenle uyuyamıyorsanız, şerbetçiotu (Humulus lupulus) bitkisinin çaylarını içebilirsiniz. Bira yapımında kullanılan bu bitki, binlerce yıldır yatıştırıcı ve rahatlatıcı oalrak kullanılmaktadır. Yine ıhlamur çayı rahatlatıcı etkisi ile rahat uyumanıza yardımcı olur. Yatmadan önceki 6 saat süresince çay ve kahve içmeyin. Her sabah normalde kalktığınız saatten 1 saat önce kalkmaya çalışın. Sinir - kas gevşemesini sağlayan kalsiyum ve magnezyum alın. Yatmadan hemen önce her ikisinden de 1000 mg alabilirsiniz. Glukonat ve sitrat formları mide-barsak sisteminde daha kolay bir şekilde emilmektedirler. Yatmadan 30 dakika önce nişastalı bir şeyler yiyin; örneğin fırında pişirilmiş sade bir patates veya bir dilim ekmek gibi. Bunlar beyinden yatıştırıcı maddelerin salınmasına neden olabilir. Uyumak için yattığınızda solunum egzersizleri yapın. Kediotu (Valeriana officinalis) bitkisinin çaylarını (özellikle kökü) deneyebilirsiniz. Bu bitkiden elde edilen valepotriatların yatıştırıcı etkisi vardır. UNUTMAYIN BİTKİLER DE (TIPKI İLAÇALR GİBİ) YÜKSEK DOZDA ZARARLI ETKİLER MEYDANA GETİREBİLİR. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
UYUZ
Uyuz hastaligina, cildin diş veya nasirli tabakasinda yaşayan ve ureyen ufak bir böcekçik neden olmaktadir.Uyuz, özellikle parmak aralarinda ve dirseklerde kuçuk kabarciklar veya sivilceler halinde bir dökuntu ile başlar.ozellikle geceleri çok kaşinti yapar. Bebekler dişinda, kaşintili yerler her zaman için boyundan aşagisinda kalan bölgelerdir. En çok etkilenen kisimlar; kalça, cinsel organlar, meme uçlari, parmak, bilek, dirsek ve dizlerdir.Kisa bir sure sonra kaşinti istegi, iltihaplanabilecek kaşinti izlerine ve yaralara neden olur. Eger ayni evde yaşayanlarin hepsi veya bazilari gunlerdir veya haftalardir kaşiniyorlarsa, bunun nedeni buyuk olasilikla uyuzdur. Uyuz kişiden kişiye çabuk bulaşir. Tedavi: 1. Doktorun verdigi ilaçlara ve önerilere özenle uyun. 2. şize verilmiş olan krem veya losyonu, cinsel organlari da kapsayarak, vucudunuzun boyundan aşagi tum kisimlarina surun. ilaci el ve ayak tirnaklarinin içleriyle, ayak parmak aralarinin arasi ve alti gibi her turlu gizli kalmiş bölgeye surmeyi unutmayin. 3. ilaci 24 saat, duş veya banyo yapmadan uzerinizde birakin. Bu sure içerisinde ayni giysileri giyin. 4. 24 saat sonra hafif sicak bir banyo yapip ilaçtan arinin. Butun giysi ve iç çamaşirlarinizi degiştirip, yatak çarşaflarinizin tumunu yikayin. Normal yikama şekli tum uyuz böcekçiklerini öldurmeye yeterlidir. 5. Evdeki tum uyuzlular ayni anda tedavi edilmelidir. Bazilari uyuz olmuş ancak henuz kaşinti başlamamiş olabilir. Okul veya yuvaya giden çocugunuz uyuz olmuş ise, ögretmenini bilgilendirerek okuldaki diger çocuklarin kontrolunu saglayin. 6. Yumurtalarindan çikmiş yeni uyuz böceklçiklerini de öldurmek amaci ile ilk tedaviden bir hafta sonra tedaviyi yeniden tekrar edin. Başarili bir tedaviden sonra kaşinti 1-2 hafta daha devam edebilir. Uyuz kremini fazla surmeyin, bu durum daha fazla tahrişe neden olabilir. 7. 12 ayliktan kuçuk bebekler için mutlaka doktora gidin, yukarida yazilanlari uygulamayin. onlemler: Uyuz olmak için uyuz olan birinin cildine temas etmek gerekir. Ayni yatagi paylaşmak, çocuk bakimi gibi durumlar uyuzun yayilmasina neden olabilir. Okuldan Alikoyma: Gereken tedavi başlamadan çocuklarin okula gitmelerine izin verilmez. |
Yanıt: Tıp Sözlüğü
VITILIGO
Vitiligo, hemen her yaşta ortaya çıkabilen, doğumsal olmayan, sınırları net, parçalı, renksiz (açık renkli) alanlarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Açık rekli alanın çevresinde genelde renk artışı vardır. Renk açıklığının olduğu bölgedeki kıllarda da renk kaybı meydana gelebilir. Her 100 kişiden birinde bu hastalığın olduğu düşünülmektedir. Koyu tenli kişilerde daha belirgindir. Vitiligo nun nedeni tam bilinmemekle beraber pigment üreten hücrelerin (melanosit) kaybına bağlı olarak meydana geldiği düşünülmektedir. Bu hücrelerin hasara uğramasında da kişinin kendi bağışıklık siteminin etkili olduğu ileri sürülmektedir. Doğuştan olmamakla birlikte bazı ailelerde sık görülmesi, genetik yatkınlık olduğunu düşündürmektedir. En sık etkilenen bölgeler boyun, el sırtları ve cinsel organlardır (testis). Küçük lekeler halinde başlar, daha sonra bunlar büyüyerek veya birleşerek, klasik görüntüyü meydana getirirler. Sadece muayene edilerek tanı konabilir. Hastalığın gidişatı değişkendir. Belli bir büyüklükten sonra senelerce devam edebilir veya kaybolabilir. Bazı hastalarda ise tüm vücudu kaplayabilir. Bu astalarda güneş yanığı sık gelişir, korunulması gerekir. Yine vitiligo hastalarında pernisyöz anemi, hipertiroidizm ve Addison hastalığı da diğer insanlara göre daha sık görülmektedir (ya da daha sık birlikte bulunmaktadır). Tedavi Nedeni kesin olarak saptanamayan vitiligonun, kesin bir tedavisi de yoktur. Estetik amaçla, lekeleri kapatmak için bergamot esansı kullanılabilir. 8-metoksipsoralen veya trimetilpsoralen tedavileri lekeleri koyulaştırmadaki en etkin ilaçlardandır. Bu ilaçlar kullanıldıktan sonra hastaya ultraviyole-A ışını verilir. Bu ilaçlar 11 yaşın altında kullanılmamalıdır. Ancak bu tedaviye rağmen yeni bölgelerde hastalık oluşabilir. Tedavide hipnozu önerenler de vardır. Yurtdışında (Romanya) bulunan Gerovital H-3 yüz kremi (GH-3), adı verilen bir kremin yetişkinlerde etkili olduğu iddia edilmektedir. |
Forum saati; Türkiye'ye göre ayarlanmış olup, şu an saat: 04:51. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.7 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.