|
17 Şubat 2024, 23:45 | #291 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
MAMOGRAM
Mamogram, doktorunuzun muayenede hissedemeyece i kadar küçük tümörleri tespit edebilen özel bir meme röntgenidir. Mamografi, meme kanserlerini hala tedavi edilmeleri imkan dahilinde olan bir devrede tanımlayarak hayat kurtarır. Ancak yanılmaz de ildir. Bazen bir tümörü göstermeyebilir veya hiçbir sorun olmadı ı halde varmış gibi gösterebilir. En iyisi mamografi taramasını, doktor muayenesi ve kendinizin düzenli olarak yapaca ınız kontrollerle birlikte götürmektir. Tıp mesle inde, kadının düzenli mamogram yaptırmaya başlaması gereken yaş üzerinde çeşitli tartışmalar vardır. Genç kadınlarda meme kanseri ender görülür ve zaten gö üslerinin yo unlu u o kadar fazladır ki iyi röntgen çekilemez. Tıp uzmanlarının ço u yüksek risk grubunda olmayan 35 yaşından genç kadınların mamogram çektirmesine gerek olmadı ı ve 50 yaşın üstündeki kadınların yılda bir defa mamogram çektirmelerinin şart oldu u konusunda anlaşmaktadırlar. Tartışmaların merkezini, 40 yaşındaki kadınlara mamogram gerekli midir, ve bir kadın 35 yaşında, ilerideki uygulamalarda esas kabul edilmek üzere (Memelerin normunu belirleyebilmek için) bir mamogram çektirmeli midir? konuları teşkil etmektedir. Son çalışmalar göstermiştir ki, 40 yaşındaki kadınlar arasında düzenli mamogramların hayat kurtardıkları olmuşsa da 35 yaşında temel bir mamogram çektirmenin de eri şüphelidir. Günümüzdeki en uygun tavsiyeler şunlardır: - 40 yaşından gençseniz, bir sorununuz olmadı ı veya yüksek risk grubuna (örne in ailenizde meme kanseri yakası) girmedi iniz takdirde mamogram çektirmenize gerek yoktur. - E er 40-49 yaşları arasında iseniz ve ailenizde meme kanseri varsa, yılda bir mamogram çektirin; - E er 40-49 yaşları arasında iseniz kendiniz kontrol ederken memenizde bir kitleye rastlamamış iseniz ve ailenizde meme kanseri yoksa iki yılda bir mamogram çektirin; - 50 yaşından sonra yılda bir mamogram çektirin. |
|
17 Şubat 2024, 23:45 | #292 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
PSA (PROSTAT SPESIFIK ANTIJEN)
PSA (prostat spesifik antijen = prostate specific antigen) testi; erkeklerde serumdaki PSA miktarını ölçen testtir. PSA, erkeklerde bulunan prostatın epitel hücrelerinde bulunan glikoprotein (şeker ekli protein denilebilir) yapıda bir maddedir. Tüm yetişkin erkeklerin kanlarında az miktarda saptanabilir. Kan PSA düzeyleri, prostat kanseri olan erkeklerin hemen hepsinde artar, ancak prostatın di er hastalıklarında da kan PSA seviyelerinde artış saptanabilir. Test İçin Kan Alınışı Genellikle dirse in iç kısmından veya el sırtındaki toplar damarlardan test için kan alınır. Kan alınmadan önce kan laınacak bölge antiseptik (miktop öldürücü) bir madde ile iyice temizlenir ve dirse in 7-8 cm yukarısına turnike uygulanır. Bu turnike toplardamarlardan geri gelen kanın ön kol damarlarında birikmesini sa lar ve bu damarlar belirgin hale gelir. Enjektörün ucu (i ne) kan alınacak damara batırılır ve kan do rudan tüpe veya enjektörün içine toplanır. Kan alınırken, turnike açılır ve normal dolaşımın yeniden başlaması sa lanır. Kan toplandıktan sonra i ne damardan çıkarılır ve kanamayı engellemek için i nenin batırıldı ı yer gazlı bez, pamuk veya bandajla kapatılır. Test Hazırlıkları Testen önce herhangi bir şekilde hazırlık gerekmez; ancak testten önceki 24 saat içerisinde cinsel ilişkiye giren erkeklerde PSA de erleri yanlış sonuç verebilir ve oldu undan yüksek saptanabilir; bu nedenle testten önceki 24 saat içerisinde cinsel ilişkiye girmemek önerilebilir. Testin Riskleri - kan alımına ba lı olarak halsizlik, tansiyon düşmesi gibi şikayetler olabilir - kan alınan yerde, cilt altında kan birikebilir (hematom) - kan alım yerinde enfeksiyon gelişebilir (küçük bir olasılık) - bir defada yeterli kan alınamazsa, kan almak için birden fazla kez cilt delinebilir Normal De erler Normal de erler yaşa göre de işim gösterir. Yaşlandıkça kan PSA düzeyleri gençlere göre hafifçe yüksek olabilir; tabii ki bu mutlaka kanser oalcak anlamına gelmez. Afrikalı erkeklerde de PSA düzeyleri beyaz erkeklere göre biraz daha yüksektir. Ço u laboratuvarda 4 ng/ml nin altındaki de erler normal olarak kabul edilir. Normalin Üzerindeki De erlerin Anlamı - bening prostat hipertrofisi (iyi huylu prostat büyümesi) - prostat kanseri - prostatit - prostat nekrozu (prostatı besleyen damarın tıkanması) |
|
17 Şubat 2024, 23:45 | #293 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
TRANSAMINAZLAR
Normal De erler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L Açıklama : Transaminazlar karaci er hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaci er hasarında hücre dışına sızarlar. Artı ı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaci er hasarına ba lı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaci er hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaci ere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaci erin hastalıklarında alkole ba lı karaci er hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir. Azaldı ı Durumlar : ALT ve AST de erlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. E er bilinen bir karaci er hastalı ı yoksa genellikle önem taşımaz. |
|
17 Şubat 2024, 23:45 | #294 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ÜRE
Normal De erler : 5 - 25 mg/dL Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını de erlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendi inden tek başına karar verdirici de ildir. Artı ı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozuklu u dışında kalp yetmezli i, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), ba ırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan de erleri yükselebilmektedir. Azaldı ı Durumlar : Karaci er yetmezli i, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalıgı) |
|
17 Şubat 2024, 23:45 | #295 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ÜRİK ASIT
Normal De erler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL Kadın : 1.5-6.0 mg/dL Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür. Artı ı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozuklu u gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda birikti i düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan a rılı hastalı a GUT hastalı ı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezli i ve idrar yollarında taş hastalı ına yol açar. Azaldı ı Durumlar : Di er analiz sonuçları normal ise düşük genelde önemli de ildir. |
|
17 Şubat 2024, 23:46 | #296 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ABLATIO PLASENTA
Ne Bilmeli ? Ablasyo plasenta için bilmeniz gereken ; Plasenta ( eş ) , anne rahminde gelişen bebek ile anneyi birleştiren dokudur. Bebeğe; oksijen ve yiyecek sağlar ve karbondioksit ile artık maddelerin atılımını gerçekleştirir. Normal olarak , bebeğin doğumuna kadar , anne rahminin bir yerine yerleşmiş şekildedir. Ablasyo plasenta ( abruptio plasenta = plasental ayrılma ) , plasentanın zamanından önce anne rahminden ayrılmaya başlamasıdır. Bu durum ; gebeliğin 20. haftası (5.ay) ile normal doğum zamanı arasında herhangi bir dönemde olabilir. Plasenta uterustan tamamen veya bir parça ayrılmış olabilir. Ablasyo plasenta, hem anne hem de bebek için tehlikeli olabilir. Anne çok kan kaybedebilir ve bebek de oksijen ve besin maddelerinin yetersizliği nedeniyle ölebilir. Nedeni bilinmemektedir. Fakat yüksek kan basıncı, kalp hastalığı, ve eklem iltihabı gibi durumlarda daha çok olmaktadır. Trafik kazası veya düşme gibi oluşabilecek herhangi bir travma plasental ayrılmayı başlatabilir. Belirtileri Nelerdir ? Belirti olarak vajinal kanama ve karın veya sırt ağrısı olur. Doğum sırasında olduğu gibi karında sıkışma ve gevşemelerle veya tamamen sıkışma şeklinde rahim kasılmaları gelişir. Tedavi Ultrasonografi yapılması gereklidir. Ultrasonografi ; ses dalgalarıyla bebeğin TV ekranında görüntüsünü oluşturacak olan ağrısız bir uygulamadır.Eğer doğum için hazır değilseniz rahimde oluşan bu kasılmaları durdurmak için ilaç kullanılması gerekli olabilir. Eğer rahimde oluşan plasental ayrılma küçükse; yatak istirahati yapılması yeterli olabilir. Eğer ayrılma büyükse bir kaç hafta hastanede yatmanız gerekebilir ve doğumunuz erken olabilir. Riskler Eğer kanama çok fazla ise bebeğiniz veya sizin için öldürücü bir risk söz konusu olabilir. Fakat tedavi uygulanmasıyla ölüm tehlikesi riski azdır. Ne Yapmalı ? 1.Kanamanın azalması için kesin yatak istirahati çok önemlidir. Yalnızca tuvalet veya duş almak için yataktan kalkabilirsiniz. Diğer ufak tefek ev işlerini yapamazsınız, yemek pişiremezsiniz, merdiven çıkamazsınız ve çocuklarınız da dahil ağır şeyler kaldıramazsınız. 2.Kesin yatak istirahati sıkıcı ve streslidir. Kitap, gazete, dergi okuma, yazı yazma, TV izleme, müzik dinleme, arkadaşlarınız veya diğer aile üyeleriyle beraber olmak sizin vakit geçirmenize yardımcı olabilir. Sürekli dinlenmenizin; kendi güvenliğiniz ve bebeğinizin sağlığı için gerekli olduğunu unutmamalısınız. 3. Doktorunuz onaylayana dek cinsel ilişkide bulunmamalısınız. 4. Meyve, sebze, ekmek, süt ürünleri ve et/balık gibi sağlıklı yiyecekleri yemelisiniz. Sağlıklı bir diyet, doğum yapmanız ve vücudunuzu zinde tutmanız için çok önemlidir. 5. Doktorunuzun önerdiği veya verdiği ilaçlar dışında hiç bir ilaç kullanmayın.Eğer iyi olmanıza yardımcı olmadığını düşünüyorsanız doktorunuza danışın.Doktorunuzdan habersiz ilaçlarınızı kesmeyin. ŞU DURUMLARDA DOKTORUNUZU ARAYIN !! Rahim kasılmalarınız olursa Bebeğinizde alıştığınızdan daha az hareket olduğunu hissederseniz ŞU DURUMLARDA ACİL YARDIM İSTEYİN !! Vajinal kanamanız olursa Karın ağrınız olursa Baygınlık veya takatsizlik hissederseniz. Hastaneye Yatarsanız... Hastanede kaldığınız sürede karşılaşabileceğiniz uygulama ve araçlar ; Hayati işaretleri tespit eden ; sıcaklığınız, kan basıncınız , nabzınız ( kalp atışlarının sayılması) ve solunumunuz (nefes alıp verişlerinizin sayılması) izlenir. Steteskop ; kalp ve akciğerlerinizi dinlemek için kullanılan bir alettir. Kan basıncınız ; kolunuzun etrafını saran bir kolluk ile ölçülür. Sinyal Oksimetre'ye bağlanabilirsiniz. Bu cihaz , kulağınıza , parmağınıza yerleştirilir veya ayak ucuna dokundurulur . Kanınızdaki oksijeni ölçer . Kan tahlilleri; Çeşitli testler için kan örneği vermeniz gerekebilir. Kan örneği eliniz veya kolunuzdaki bir toplardamara girilerek alınabilir. İV ( İntravenöz ) İlaç veya sıvı vermek için toplardamarınıza bir tüp yerleştirilir. Ona bağlanacak olan setlerle tedavi daha iyi sağlanabilir. Aktivite Dinlenmek, rahminizdeki kasılmaların durması ve kanamanızın durması için gereklidir. Kanamanız durana kadar yatağınızın çevresindeki dolapları kullanabilirsiniz. Yataktan kalkmanızın uygun olduğu zamanı doktorunuz size söyleyecektir. Kan Transfüzyonu = Kan Verilmesi Eğer çok kan kaybettiyseniz veya aneminizin ( kırmızı kan hücrelerinin eksikliği ) durumuna göre kan nakli yapılması gerekebilir. Her ne kadar , kan nakli ile AIDS veya Hepatit için kaygılansanız da , böyle bir şeyin olma ihtimali , milyonda birdir. Kan kaybının sizin için oluşturduğu riskler, naklin getireceği zararlar yanında, çok daha fazladır. Karın Ultrasoundu Doktorunuz , muhtemelen bu ağrısız cihaz ile rahiminizi inceleyecektir. Bebek Kalp Seslerinin Monitorizasyonu (Fetal Monitorizasyon) Karnınızın etrafına ; küçük metal bir diski olan gevşek bağlı bir kemer yerleştirilir. Metal disk ; bebeğin kalp atışlarının sinyallerinin ekrana yansımasını sağlar Pelvik Muayene ( İç muayene = Vajinal muayene ) Muayeneyle doktorunuz , vajinanız içine ısıtılmış spekulumu koyarak başlar . Bu alet , vajinayı açar bu sayede doktorunuz , rahminizin çıkışını görebilir . Eldivenli elleriyle doktorunuz , rahminiz ve yumurtalıklarınızın büyüklük ve şeklini kontrol eder . Genellikle muayene sırasında odada başka bir kadın da bulunur. Eğer , muayene sırasında odada başka bir kadın yoksa , bunu rahatlıkla rica etmeniz mümkündür . Vajinal kanama Bu, daha çok , plasentanın rahimden ayrıldığının işareti olabilir . Hemen hemşirenize haber verin. Kontraksiyonlar (Kasılmalar) Karnınızda sıkışma ve gevşemeler başlarsa , kasılmalarınız olursa veya karnınızda sürekli sıkışma hissi olursa doktorunuza haber verin. Doğum Ayrılmış plasenta ,doğum kanalınızın bir kısmını engelliyorsa vaginal (normal) doğum yapabilirsiniz. Fakat, plasenta doğum kanalını tamamen engellemiş haldeyse sezaryen gereklidir. Aynı zamanda bebeğin hayatı tehlikedeyse , yine sezaryen uygulaması gerekecektir. İlaçlar Antibiyotik Bu ilaçlar , bakteriyel enfeksiyona karşı sizi korurlar/tedavi ederler. Ağız ile veya intravenöz olarak verilirler . Gaita Yumuşatıcılar Kabızlığı önlemek için gaita yumuşatıcılar verilerek daha kolay bağırsak hareketleri sağlanabilir. Tokolitikler Eğer , doğum çok yakın ise bu ilaçlar , kasılmaları durduracaktır . Ağız ile veya intravenöz verilebilir . Steroidler Bebeğin akciğerlerine yardım etmek için bu ilaçlar verilebilir . Aynı zamanda inflamasyonu ( kırmızılık ve şişlik ) azaltırlar. Stress Bu , sıkıntılı bir durumdur . Onun hakkında konuşarak , stresinizin azalmasına yardım edebilirsiniz . Aynı zamanda derin nefes alıp verme , kas gevşemesi , meditasyon veya bio feedback gibi metodları denemek isteyebilirsiniz . Gerekli öneriler için hemşirenize danışabilirsiniz. |
|
17 Şubat 2024, 23:46 | #297 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
HİV/AİDS hastaları hem hayatı tehdit edici bir hastalığa
yakalanmış olmanın hem de içinde yaşadıkları toplumun kendilerini yargılaması nedeniyle iki büyük yük altındadırlar. Ön Yargılar... Felç veya kalp hastalığı gibi ciddi bir hastalık geçiren kişiler normal olarak arkadaşlarından veya ailelerinden yardım ve destek göreceklerini bilirler, Ancak birçok HIV/ AİDS hastası için durum her zaman böyle değildir HİV/AİDS hastaları hasta olduklarını başkalarına söyleyemezler bile. Hastalar ailelerine açılsalar bile soyutlanma devam eder; çünkü, aileler toplumun kendilerini de yargılayacağından endişe duyarlar. Bu tutumun nedeni ise HİV/AİDS hastalığı ile homoseksüelliğin veya iğneyle uyuşturucu kullanmanın eşanlamlı tutulmasıdır. Homoseksüellik ve igneyle uyuşturucu kullanmak her toplumu etkilediği halde bunlar konuşulması ve kabul edilmesi güç olan konulardandır. HIV/AİDS hastası nereden gelirse gelsin hastaların toplumun anlayışına ve desteğine gereksinimi olduğu bir gerçektir. Bütün dinlerdeki ortak inanca göre bizim gibi insan olan herkesi korumamız gereklidir. Kişiler HIV/AIDS'i nereden alırlarsa alsınlar görevimiz onlara moral ve yararlı bilgiler vermektir. İlgili görevlilerle bağlantı kuran kişilerin kimlikleri gizli tutulur. HİV/AİDS'in salt homoseksüel cinsel ilişki yoluyla değil fakat normal kadın- erkek cinsel ilişkisi yoluyla da bulaşabileceğinin bilinmesi önemlidir. Evli kişilerin korunmadan evlilikdışı cinsel ilişkide bulunan eşlerinden HİV virüsünü aldığı vakalar da olmuştur. 1 Aralık Dünya AİDS Günü.. 1 Aralık Dünya AİDS Günü'dür Bu günde HİV/AİDS hastalarının yargılanmaya acıma duygusuna değil fakat desteğe gereksinim duyduklarını hatırlamamız yerinde olur. Hastalık, her ülkeyi her din veya kültürden gelen kişiyi etkiler ve savaşım için birlikte hareket etmek gerekir. Paylaşılacak Sorumluluklar. HİV/AİDS'in yayılmasını önlemek paylaşmamız gereken bir sorumluluktur. Gerek erkekler gerekse kadınlar hastalığın nasıl önleneceğini bilmelidirler. Çocukları da eğitmek gereklidir. Bazı anne babalar "Bizim çocuklarımız hiçbir zaman HIV/AİDS hastalığından etkilenecek hareketlerde bulunmayacaklar. Bilgi edinseler veya edinmeseler ne farkeder?" deseler bile önlemler hakkında çocuklar da her türlü olasılığa karşı bilgi edinmelidirler. HİV virüsü meni vajina salgıları ve hasta kadının sütüyle başkalarına bulaşır. Bu nedenle her zaman cinsel ilişkide bulunduğunuz kişi dışında onun da sizden başka kişilerle cinsel ilişkide bulunmaması gerekir. birisiyle cinsel ilişkide bulunmak istiyorsanız mutlaka kondom kullanınız. İğneyle uyuşturucu alan kişilerin de iğnelerini başkalarıyla paylaşmamaları gereklidir. Çocukların Eğitilmesi Pek çok kişi şöyle düşünmektedir; "Ergenlik çağındaki çocuklarımla HIV'nin önlenmesi konusunda konuşmayı gerekli görmüyorum çünkü cinsel ilişkide bulunmuyorlar ve iğne yoluyla uyuşturucu kullanmıyorlar. Böyle olunca HIV onları nasıl etkileyebilir ?" bu kişiler tipik birçok anne baba gibi hayatı tehdit eden AİDS hastalığının nedeni olan HIV konusunu çocuklarıyla konuşulabilecek bir konu olarak görmemektedir. Anne babalar HIV konusunu çocuklarıyla konuşmaktan bazen sıkılırlar veya geleneksel değerlere saygı gösterecek biçimde terbiye ettiklerinden çocuklarının HIV'ye yakalanmayacaklarını düşünürler. HİV önemli bir sağlık sorunudur. Ana babanın görevi sağlıklarını korumak konusunda çocuklarına birçok şey öğretmektir. Çocuklara yolda dikkatli. olmalarını, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalarını öğretirken HIV'de içinde olmak üzere hastalıklardan korunmalarını öğretmek de gerekmez mi? HİV için bir tedavi veya aşı bulununcaya kadar elimizde yayılmasını önlemek için koruyucu önlemler almaktan başka bir şey olmadığına göre böyle hareket etmek doğru olmaz mı ? Çocuklarımıza kondom kullanmalarını öğretmekle onları cinsel ilişkiye teşvik ediyor olmayız. Ana baba çocuklarına böylesine akla uygun tavsiyelerde bulunurlarsa çocuklarını sorumluluk sahibi olmaya teşvik edebilirler Anne baba olarak aşıladığımız değerlere saygı göstermeleri konusunda çocuklarımıza güvenmeliyiz. Ama her ihtimale karşı kendilerini nasıl koruyacaklarını da onlara öğretmemiz gereklidir. Biz istesek de istemesek de çocuklar televizyondan ve arkadaşlarından bir sürü şey duyarlar ve bunlar bazen doğru bilgiler olmayabilir. Çocukların doğru bilgileri anne babalarından öğrenmeleri daha iyi olmaz mı? Hakları ve Sorumlulukları Paylaşalım. Dünya Sağlık Örgütü'nün 1 Aralık Dünya AİDS günü için önceki yıllarda teması 'Hakları ve Sorumlulukları Paylaşalım"dır. Bunun anlamı şudur: HİV hakkında bilgi edinmeye ve kendimizi nasıl koruyacağımızı ögrenmeye hakkımız olduğu kadar bu hastalığın yayılmasını önlemek için topluma karşı sorumluluğumuz vardır. Bunun bir yolu ise çocuklarımıza bu konu hakkında doğru bilgiler vermektir. HIV her toplumdan ve her dinden gelen kadın erkek herkesi etkileyebileceğinden hastalık herkesin sorunudur. Hepimizin konuyu bilmemiz gerekir. Kendisinde HİV bulunan kimsenin kanında, menisinde ve vajina (dölyolu) sıvılarında virüs bulunur. Bu sıvılar virüs olan kişiden olmayana geçtiğinde hastalık da kişiden kişiye geçer. Bulaşma Yolları Yalnız bir kişiyle cinsel ilişkide bulunduğunuzdan ve bu kişinin de sizden başka kimselerle cinsel ilişkide bulunmadığından emin olduğunuz durumlar dışında, cinsel ilişkide bulunurken prezervatif (kondom) kullanınız. HİV kucaklaşmak, öpüşmek gibi günlük temaslardan gıdalardan veya sudan, sivrisineklerden veya diğer ısırgan böceklerden veya kurallarına uyularak yapılan kan nakillerinden kişiden kişiye geçmez. AIDS'li Çocuklar ın Yaşadığı Dünya Hastalığın çocuklar üzerindeki etkisi hakkında uyanış yaratmak için, 1 Aralık Dünya AİDS Gününün önceki yıllardan bir diğerindeki teması "AİDS'li Çocukların Yaşadığı Dünya" olmuştur. Şükürler olsun ki ülkemizde çok az sayıda çocuk bu hastalıktan etkilenmiş durumdadır. Hastalığın önlenmesi için gerek karşı eşcinseller gerekse eşeşcinseller arasında kondom (prezervatif) kullanma ve uyuşturucuları enjekte etmek için bir kez kullanıldıktan sonra atılan iğneleri kullanma konusunda kişiler iyice eğitilmiş olmalıdır. Öte yandan dünyanın başka ülkelerinde milyonlarca çocuğun hayatı HIV/AİDS yüzünden ziyan olmuştur. Birleşmiş Milletler Örgütünün raporuna göre HİV/AİDS hastası olan çocukların sayısı şimdiye kadar görülmemiş boyutları ulaşmıştır. Hastalık yalnız 1996 yılında, beş yaşından küçük 400,000 den fazla çocuga bulaşmış olup çoğu hastalığı doğum esnasında veya anne sütüyle beslenirken almışlardır Her yıl 1 milyondan fazla çocuğun seks endüstrisine itildiği de gözönüne alınacak o!ursa HIV/AIDS tehlikesinin giderek artmakta olduğu ortaya çıkar. Bazı ülkelerde, Özellikle Afrika ve Asyada. bu hastalık öylesine hızla yayılmaktadır ki bu akşam bizler uykuya yatmadan önce, yaklaşık 1000 çocuğa daha hastalık bulaşmış olacaktır. Sağlık konusunda söz. sahibi olan kişiler, gelişmekte olan ülkelerdeki hastalıkların kontrolundaki ilerlemeler nedeniyle çocukların ömrü tam uzatılmışken kontrolden çıkan HİV/AİDS yüzünden işlerin tersine döneceğinden ve çocuk ölüm oranlarının eskisi gibi artacağından korkmaktadırlar Çocuklar kendileri HİV/AİDS hastası olmasalar bile gene de hastalıktan zarar görmektedirler. Ülkemizde, doğal olarak. çocukların anne babasından en az birinin yanlarında bulunarak onları sevip destekleyeceklerini ve okula göndereceklerini düşünürüz. Gerçekte ise bazı ülkelerdeki çocuklar anababaları AİDS'den öldüğü veya ölmek üzere olduğundan, okula gidememekte ve hem kendilerine hem de ailelerine bakmak zorunda kalmaktadırlar. Bazı Afrika toplumlarında hayatta kalanlar ancak yaşlılar ve çocuklardır. Orta kuşaklar silinip gitmiştir. Öte yandan konuyla ilgili iyi haberler de bulunmaktadır. Hastalığın tedavisinde gelişmeler olmuştur. HİV/AIDS hastalarına daha nitelikli bir yaşam sağlayan veya ömürlerini uzatabilen 12 tür yeni ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçlar HİV/AİDS hastalığının günün birinde şeker hastalığı gibi, kontrol edilebilir bir hastalık olması için yeni bir umuttur. Henüz hastalığın tedavisi yoktur ve ilaçlar herkese yaramaz. Bazı vakalarda ilaçlar ya yararlı olmamakta ya da bir sürü yan etkiye neden olmaktadır. Şimdilik hastalığa karşı en etkin silah korunmadır. Korunma gençler de dahil herkese, bilgi vermektir Bazı anababalar, çocuğa HIV'AİDS'den nasıl korunacağını öğretmeme gcrek yok. O uyuşturucu kullanmanın veya evlilik dışında cinsel ilişkide bulunmanın tehlikelerini zaten biliyor" veya çocuğa kondomdan söz edersem onu cinsel ilişkiye özendirmiş olurum" gibi bir yaklaşım içindedirler. Oysa, gençlerden bilgiyi esirgemek. onları maceraya özendirmek değil korunmayı önleyecek bilgileri onlardan esirgemek demektir. HİV/AİDS her toplumdan ve her kültürden olan kişileri etkileyen bir sorundur ve gençlere bu konuda bigi vermek anababaya kalmıştır. Yeni ilaçlarla birlikte HIV/AIDS den korunmasını bilen genç nesiller yetiştirirsek geleceğe umutla bakabiliriz. |
|
17 Şubat 2024, 23:46 | #298 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ALKOL VE UYUŞTURUCU SORUNU
Aile bireylerinin birbirine sevgi gösterebilmesi, akıl verebilmesi ve dayanışma halinde olması kişinin sorunları olduğu güç günleri atlatmasında yararlı olur. Ancak ailede bazen öyle sorunlar olabilir ki en sevecen ve maddi manevi kaynakları en bol olan ailenin bile dışarıdan yardıma gereksinimi olur. İşte, alkol ve uyuşturucu sorunları böyledir. Alkol ve Uyuşturucu Herkesi , Her Aileyi Etkileyebilir. Bazı kişiler bu tür sorunların ancak belirli bazı ailelerde olduğunu sanırlar Oysa alkol ve uyuşturucu sorunu her türlü kökenden veya dinden gelen aile bireylerini etkileyebilmektedir. Bir Anne , Bir Oğul , Bir Aile... Örneğin 48 yaşındaki bir öğretmen her gün sabah erkenden kalkarak 22 yaşındaki oğlunun kaldığı pansiyona gider, oğlunu uyandırır ve işe götürür. Öğretmen oğluna gitmezse yoğun bir biçimde esrar tiryakisi olan oğlu vaktinde kalkıp işine yetişemeyeceği için işini kaybedecektir. Bu işi haftanın beş günü yapmakta olan anne bazen oğlunu uyandırmakta güçlük çeker ve bu kez kendisi işine geç kalır. Ayrıca bu durumu eşinden gizlemek zorundadır; çünkü eşi kendisinin ne yaptığını duyarsa kıyamet kopacaktır. Zaten eşi oğlunun uyuşturucu sorunundan kendisini sorumlu tutmaktadır. " Zamanında oğlan daha küçükken onu sıkı tutsaydın bugün bu hale gelmeyecekti " deyip durmaktadır. Sonunda Öğretmen bulunduğu bölgede sağlık merkezindeki bir alkol ve uyuşturucu danışmanıyla görüşür. Hayatında ilk kez sorunun kendisini nasıl etkilediğini birisine anlatabildiği için oldukça rahatlamıştır. Danışman oğluna yardım etmek için başvurabileceği başka yöntemlerden de söz eder. Danışmanlık Hizmeti. Bazı kimseler kişisel sorunları bir danışmanla paylaşmayı tuhaf karşılar. Ailenin sorunlarını bir yabancıyla konuşarak nasıl çare bulunabilir ki ? Oysa, burada olduğu gibi, sorunu aile dışından bir kişiye anlatmak duruma daha değişik bir açıdan bakabilmek ve sorunlara o güne kadar denenmemiş çözümler bulmak bakımından yararlı olabilir. Alkol ve Uyuşturucu Bağımlılığı da Bir Sağlık Sorunudur. Bazen de kişiler özellikle alkol ve yasaklanmış uyuşturucularla ilgili sorunları aile dışından bir kişiye söylemekten çok utanç duyarlar. Ancak, alkol, sakinleştirici ilaçlar, eroin veya diğer uyuşturucu ve keyif verici maddelerle ilgili sorunları örtbas etmeye çalışmak bu maddelerin kullanımının uzayıp gitmesine neden olmakta ve sonuçta sorunlar gerek aile gerekse madde bağımlısı kişi için daha da ciddi bir hale gelmektedir. Uyuşturucu ve keyif verici maddeler ve alkol alışkanlığı birer sağlık sorunudur ve diğer sağlık sorunlarında olduğu gibi sağlık görevlilerinden yardım istemeyi gerektirir. Sorunlarınız Yalnız Siz ve Sağlık Görevlileri Arasında Paylaşılacaktır. Sorunlarınızı anlattığınız danışmanlar veya sağlık görevlileri olayla ilgili diğer sağlık görevlileri dışında hiç bir kimseye bu konuda bilgi vermezler. Görevlilerin diğer aile bireyleri de içinde olmak üzere üçüncü kişilere bilgi vermeleri söz konusu değildir. Uyuşturucu ve keyif verici maddeler ve alkol servisleri de kişiler için bilgi danışmanlık, tedavi veya diğer servislere havale gibi alanlarda yardımcı olurlar. |
|
17 Şubat 2024, 23:47 | #299 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ALKOL
Alkol kullanan çoğu kişi sağlığını tehlikeye atmamakla birlikte dengeli içtiğini zanneden birçokları da hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermektedirler. Alkol ve sağlık üzerine sorulan bazı soruların yanıtları aşağıda verilmiştir: Alkol Sağlık İçin Yararlı Mıdır ? Bazı tıbbi araştırmalar "az miktarda" içilen alkolün kalp ve dolaşım sistemi için yararlı olduğunu söylemektedir. Bunda gerçek payı bulunabilir ama haftada birkaç kez demektir; her gün "az miktarda" içki içmek değildir. Tehlike Sınırını Aşmadan İçki İçmek Nedir ? Bu, erkekler için günde dört kadınlar için ise günde iki standart içkiden fazla içki içmemek demektir. Haftanın en az iki günü de hiç alkol alınmamalıdır. "Bir Standart İçki" Ne Demektir ? Bir "standart' içkinin ne olduğunu bilirseniz içtiğiniz içkinin miktarını belirleyebilirsiniz. Genel bir kural olarak bir şişe şarap yedi standart içkiye eşit olmaktadır. Bir birada ise bir buçuk standart içki bulunmaktadır. Bir standart içkinin içinde 10 gram alkol bulunmaktadır Bu da beş adet 285 ml'lik süper hafif biraya ( içindeki alkol miktarı .09'dur); iki adet 285 ml'lik hafif biraya (alkol miktarı yüzde iki veya üçtür) veya bir adet normal biraya (alkol miktarı yüzde dört veya beştir) veya 100 ml'lik bir kadeh şaraba veya 60 mililitrelik bir kadeh alkolle takviye edilmiş şaraba veya 30 ml lik bir kadeh sert alkollü içkiye eşiair. Evde kendiniz yaptığınız içkilerin dışarıdan aldığınız alkollü içkilerden daha kuvvetli olabileceğini unutmayın. Hafta İçinde Çok Az Fakat Hafta Sonunda Epeyce İçki İçilebilir Mi ? Hayır. Hafta içinde içmediğiniz içkileri hafta sonuna saklayıp dozunu kaçırmak arasıra bile olsa zararlıdır. Arkadaşlarla Birlikteyken İçkiyi Sınırlamak Zor Oluyorsa Ne Yapabilirsiniz? Alkollü bir içki içmeden önce alkolsüz bir içkiyi keyifle için. Bu susuzluğunuzu giderecek ve ilk içkinizi çabucak mideye indirmenizi engelleyecektir. Alkollü içki içerken arada bir de alkolsüz bir şey için. Bira içiyorsanız hafif birayı tercih edin. Bir davete gittiğiniz zaman ne kadar içeceğinize önceden karar verin. Bir yandan da ertesi gün fazla içki içmediğiniz için kendinizi ne kadar iyi hissedeceğinizi düşünün. Karşılıklı içki "ikramından" kaçınmaya çalışın. Başkalarının sizi içki içmeye zorlamasına engel olun ve siz de arkadaşlarınızı daha fazla içmeye zorlamayın. İçki içmeden önce mutlaka birşeyler yiyin. İçki içerken de birşeyler yiyin. Alkol mideniz doluyken daha geç kana karışır. Sandığınızın Aksine Pek Çok Şey Kandaki Alkol Miktarını Azaltamaz. Alkol içtikten sonra koyu kahve içmek, soğuk duş yapmak veya açık havaya çıkmak; kişiyi ayıltmaz. Bunların hiçbiri kandaki alkol miktarını azaltamaz. Alkol, Hangi Sağlık Sorunlarına Neden Olur ? Aşırı içki içmek karaciğerde ciddi tahribat yapar, cinsel sorunlara neden olur, tansiyonu yükseltir, beyinde tahribat yapar ve şişmanlamaya neden olur. Alkol bazı kanser hastalıklarına da katkıda bulunmaktadır. Alkol bazı trafik kazalarına, iş kazalarına, denizde tekne kazalarına ve boğulma vakalarına da neden olmaktadır. Alkol ev içinde de olmak üzere, şiddet olaylarına ve sürücü ehliyetinizi kaybetmenize neden olabilir. Gebe Kadınlar Neden Alkol Kullanmamalıdırlar ? Doktorlar gebelikte emniyetle alınabilecek alkol miktarının ne olduğunu bilmemektedirler. Bu nedenle gebe kadınların veya çocuk yapmayı düşünen kadınların hiçbir zaman alkol almamaları tavsiye edilmektedir. |
|
17 Şubat 2024, 23:47 | #300 |
Çevrimdışı
Silver Üye
|
Yanıt: Tıp Sözlüğü
ASTIM İÇİN EVDE YAPILACAKLAR
Astım çok yaygındır; her beş çocuktan birini ve her on yetişkinden birini etkiler. Astımı harekete geçiren etkenler arasında nezle ve gribi, hava değişikliğini, çiçek tozlarını sigara dumanını, ilaçları ve gıdaları sayabiliriz . Bunlara alerji uyandıran maddeler (allerjen) denir ve diğer alerjilere de neden olurlar. Alerji uyandıran maddeler kişileri degişik biçimlerde etkiler. Astım hastalarının çoğunun evcil hayvanların döktüğü incecik deri tozlarına veya mikroskopik boyutta olup evin her tarafında bulunan toz bitlerine karşı alerjisi vardır. Gözle göremediğimiz halde evcil hayvanlardan dökülen deri tozları ve toz bitleri havada uçup halılara mobilya veya perdelere yapışırlar. Astımlı kişi bunları solunumla içine çekince vücudu tepki gösterir. Akciğerlerindeki solunum yolları daralarak soluk alması güçleşir. Allerjenlerden hangilerinin astıma veya diğer alerjilere neden olduğunun belirlenmesi için aile hekiminizle görüşerek alerji testi yaptırınız! Yukarıda sayılan maddelere karşı alerjisi olan hastalar astım krizini önlemek için evde bazı düzenlemelere girişebilirler. Uzmanlar; aşağıdaki yolları önermektedir Yataklar Yatak şiltesinin su geçirmez bir maddeden yapılmış olmasına ve yastıkların toz bitlerine karşı dayanıklı kılıfları olmasına dikkat ediniz. Özel yastık kılıfları eczanelerde satılmaktadır. Bu yastık kılıfları toz bitlerine karşı duyarlı olan kişilerin yastığın içinde bulunabilecek toz bitlerini solumasını önler. Bir başka yol olarak yastıkları düzenli olarak yıkamayı veya her altı ayda bir yenilemeyi deneyebilirsiniz. Battaniyeler, şiltenin üzerine geçirilen koruyucu kılıflar ve yorganlar her altı haftada bir en az 55 derece sıcaklıktaki suyla yıkanmalı ve toz bitleri yok edilmelidir. Zemin Mümkünse yerde halı yerine tahta, mantar, muşamba veya fayans kullanınız. Halı kullanacaksanız halıların yerden kaldırılabilir türden olmasına dikkat ediniz. Halılar her ay ters yüz edilerek üç saat boyunca güneşte bırakılmalıdırlar. Döşemeyi halıyla kaplatacaksanız kısa tüylü ve dokuma halılar en iyi halılardır. Perdeler En iyi perdeler istor perde veya jaluzi türüdür. Düzenli olarak temizlenemeyen ağır perdeleri kullanmayınız. Döşemelik Kumaşlar Minderli ve içi doldurulmuş döşemelik kumaşlarla yapılan mobilya üzerinde kedilerden veya toz bitlerinden gelen ve alerji uyandıran maddeler bulunabilir. Döşemelik olarak deri veya muşamba kullanılması bu sorunu önler. Ayrıca, yıkanabilir ve kalınca döşemelik kumaşlar da iyidir. İçi Doldurulmuş Oyuncaklar Bu oyuncakların üzerindeki toz bitlerini öldürmek için oyuncakları gece buzluğa koyunuz ve sabah yıkayınız Evin İçinin Kuru Tutulması Rutubetli evlerde daha çok toz biti ve kül görülmektedir. Bunlar astım krizine neden olurlar. Evde bulunan delikler aralıklar tıkanmalı, akan oluklar onarılmalı ve zeminden gelen rutubet önlenmelidir. Rutubetli bir zeminde evin içindeki havayı kuru tutmak zordur fakat evin içinin havadar olması buna yardım eder. Mutfakta, çamaşırlıkta ve banyoda aspiratör çalıştırarak buralardaki rutubetli havayı kurutabilirsiniz. Temizlik Evi temiz tutmak toz bitlerinin sayısını azaltır ve hayvanlardan gelen ve alerji ııyandıran maddeleri önler. Yerleri düzenli olarak elektrikli süpürgeyle süpürün ve silinecek yerleri silin. Temizlik işini astımlı olan kişi yerine bir başkasının yapması daha iyidir. Halıları süpürürken camları açık tutun ve evin içinde halı silkelemeyin. Evcil Hayvanlar Evde astım hastası birisi varsa evcil hayvan bulundurmamak en iyi yoldur. Mutlaka bir evcil hayvan istiyorsanız örneğin kedileri ameliyatla kısırlaştırarak alerji uyandıran maddeleri üretmelerini önlersiniz. Bütün evcil hayvanları mümkün olduğu kadar dışarıda tutunuz. Kısırlaştırılmış erkek veya dişi evcil hayvanlar daha az alerji uyandıran madde üretirler. Anne babanın her ikisi de astımlıysa çocuklarının da astımlı olması olasılığına karşı eve evcil hayvan almamak iyi olur. |
|
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
sözlüğü, tıp |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıtlar | Son Mesaj |
Anime Terimler Sözlüğü | Beatrice | Anime | 1 | 17 Nisan 2023 16:27 |
Bilişim Terimleri Sözlüğü | Asi Ruh | Bilgisayar ve Donanım | 22 | 11 Nisan 2023 17:27 |
Baharat Sözlüğü | Beatrice | Trend Yemek Tarifleri | 0 | 18 Aralık 2022 19:08 |
Mitoloji Sözlüğü (A-Z ~ ye) | Beatrice | Mitoloji | 0 | 04 Kasım 2022 19:03 |
Göz Hastalıkları Sözlüğü | KoJiRo | Göz Sağlığı | 0 | 11 Haziran 2022 15:19 |
TrendForum.Net genel forum paylaşım sitesidir. Bu nedenle foruma kaydolan tüm gerçek kişiler, kontrole tabi tutulmaksızın içerik paylaşabilmektedir. TrendForum üzerinden paylaşılan mesaj, konu ve görsellerden yana doğabilecek yasal sorumluluklar; paylaşan kullanıcıya aittir, TrendForum.Net yer sağlayıcı olduğu için hiçbir yasal sorumluluk kabul etmez. İllegal herhangi bir faaliyetin saptanması durumunda; İLETİŞİM sayfası üzerinden ulaşıldığı takdirde mesaj, konu ya da görsel; en fazla 48 saat içerisinde silinecek ve bildiriminiz üzerinden tarafınıza dönüş sağlanacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.
TrendForum.Net, lisanslı vBulletin® kullanmaktadır. Tüm hakları saklıdır. ©2022-2024
Tema Tasarım: Vision / Fibertus.Net