Tekil mesaj gösterimi
Alt 02 Temmuz 2023, 12:28   #3
Çevrimdışı
DeepSilence
Banlı Üye
Yanıt: Edirne İli Hakkında Herşey




EDİRNE'de Gezilip Görülmesi Gereken Yerler



Edirne’nin Turistik Noktaları


Trakya’nın sakin şehri, Osmanlı’nın eski başkenti Edirne, tarihi yerleri, huzurlu mekanları ve sımsıcak insanlarıyla keyifli bir haftasonu kaçamağı rotası. Günübirlik Edirne turlarıyla sadece Selimiye’yi görüp, ciğer yeyip dönmeyin, hem görecek hem de yapılacak daha çok şey var. Öncelikle şehirde Osmanlı mimarisinin çok iyi korunmuş ve İstanbul’daki benzerlerinden oldukça farklı eserleri var. Edirne oldukça modern bir şehir, sokaklarında gezinmesi, kafelerinde, barlarında, meyhanelerinde takılması da çok keyifli.

İstanbul’dan kara yoluyla ulaşabileceğiniz Edirne’ye uzaklardan İstanbul uçak bileti alarak aktarmalı olarak gidebilirsiniz. Edirne’ye en yakın yurt içi havalimanı İstanbul’dakiler. Gezimizin durakları olacak Edirne’de görülmesi gereken turistik noktaları sıralayalım;

Edirne Saraçlar Caddesi:

Edirne’nin araç trafiğine kapalı en önemli caddelerinden Saraçlar Caddesi’nde bir tam tur atmak şart. Oldukça Avrupai ve canlı olan cadde turistik mekanlardan biraz uzaklaşıp hayata karışmak için ideal. Komşu Selanik‘in benzer caddelerini hatırlattı bize.

Selimiye Camisi:

Malum, tarihimizin dahi karakterlerinden Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği Selimiye Camisi Edirne’deki ilk durak. Eğer Edirne’ye otobüs bileti alarak geldiyseniz, otogardan birçok firmanın şehir içi servisi ile buraya ücretsiz gelebilirsiniz.



Eski (Ulu) Cami:

Selimiye’nin hemen karşısında bulunan ve 1414 yılında yapılan Eski Cami, bizim için Edirne’nin en büyük sürpriziydi. Mimar Sinan’a ayıp olmayacaksa Selimiye’den daha fazla beğendiğimizi de söylemeliyiz. Ortaçağ kilise mimarilerini andıran farklı tavan işlemeleri ve her köşesinde bulunan dev hat yazmalarıyla nadir karşılaşabilecek bir etkileyiciliğe sahip. Ara Güler’in ünlü “Allah ve Kadınlar” fotoğrafı da girişin sağında bulunan “Allah” yazısının altında çekilmiş.



2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi:

1488 yılından itibaren 400 yıl boyunca hastane olarak hizmet veren ve önemli döneminde sadece akıl hastalarına hizmet vermiş, günümüzde de “gerçekten” çok profesyonel diyebileceğimiz bir müze. Türkiye’de maalesef müzecilik hayal ettiğimiz noktalarda değil, bunun kötü örneğini yine Edirne’de Balkan Savaşları müzesinde gördük, aşağıda yazacağız, ancak Beyazıt Külliyesi ve Sağlık Müzesi, özel sektörün de desteğiyle hem eğitici hem de keyifli bir müzeye dönüştürülmüş. Osmanlı’nın tıp tarihi, ameliyat teknikleri çok iyi görselleştirilmiş. Şifahanede akıl hastalarını tedavi etmek için müzik, koku gibi alternatif yöntemler denenmiştir ki o dönemde dünyada az karşılaşılan bir tedavi şekli olarak ayrı bir öneme sahiptir. Mekan da başlı başına huzur verici, bahçesinde hayallere dalınası. Giriş ücreti yetişkenler için 5, öğrenciler için 3 TL.

Kırkpınar Yağlı Güreş Er Meydanı:

Sarayiçi bölgesinde bulunan Kırkpınar güreşlerinin gerçekleştirildiği saha, güreşlerin olmadığı zamanlarda özel bir aktivite barındırmasa da yüzlerce yıllık geleneğin yaşatıldığı mekanda bulunmak keyifli bir duygu.



Adalet Kulesi:

Sarayiçi’nde eski sarayın kalıntılarının yanında, Kırkpınar Ermeydanı’na giden yolda Adalet Kulesi yer alıyor. Saraydan geriye pek bir şey kalmamış ama Adalet Kulesi sapasağlam heybetiyle yerinde. Burası Osmanlı döneminin yüksek mahkemesiymiş ve birçok ileri sorun burada çözülürmiş, her katında kadılar görev yapar, en tepesinde en ciddi konulara karar verilirmiş. Ceza “ölüm” olursa, infaz edilecek ceza kulenin önündeki ibret taşında sergilenirmiş.



Karaağaç:

Edirne’nin doğayla iç içe, tek katlı eski evlerle dolu ve nefis bir Meriç manzarasına sahip en sevimli ilçelerinden biri. Tarih turlarından mola verince solunlanma köşeniz burası olmalı. Meriç nehri manzaralı çok güzel cafeler bulunmakta, Edirne’liler için kahvaltıcılarıyla da meşhur bir yer. Yunanistan sınırına çok yakın olan bölge, Lozan antlaşması’yla Türkiye’ye katılmış. Gitmişken Lozan Anıtı ve tarihi Edirne tren garı da görülmeli. Burada bütün kafelerde takılsanız sıkılmaz, huzur bulursunuz.



Muradiye Camisi:

Edirne’nin az bilinen değerlerinden Muradiye Camisi, duvarları kaplayan tarihi çinileri ve İran’daki benzerlerini kıskandıracak güzellikteki mihrabıyla öne çıkıyor. Mimarı veya ne zaman yapıldığına dair net bir kaynak bulunmamakla beraber 1436 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Duvarlarındaki çini eserleri pek iyi korunamamış ve malesef tahrip olmuş ama kesinlikle görülmeye değer.



Üç Şerefeli Cami:

Edirne’nin klasik Osmalı mimarisinden ayrılan bir başka camisi, Üç Şerefeli Cami her biri birbirinden farklı minareleri ve tavanlarıyla şaşırtan bir yapı. Burgu şeklindeki minaresi gerçekten çok farklı.

Büyük Sinagog:

Avrupa’nın sayılı, Türkiye’nin en büyük sinagog’u 1983’te cemaatsizlikten kaderine terk edildikten sonra 2015 yılında tekrar ziyarete açıldı. Çok kültürlü geçmişimizin güzel örneklerinden olan yapı başarılı şekilde restore edilmiş, geniş ferah bir ortamda ziyaret açık.



Uzunköprü:

Trakya’nın ve Türkiye’nin unutulmuş “en”lerinden biri olan Uzunköprü dünyanın ayakta kalan en uzun taş köprüsü. Yaklaşık 1400 metre uzunluğunda köprünün yakınına geldiğimizde, özellikle fabrikalardan atılan atıklar sebebiyle dayanılmaz bir kokuyla karşılaştık. Etkileyici bir köprü olsa da koku gerçekten yaklaşılmayacak ya da durulamayacak kadar feciydi, umarız acilen düzelir.



Balkan Savaşları Müzesi:

Osmanlı tarihinin en trajik savaşlarından, ağır kayıplar verilen Balkan Savaşları’nda Edirne’ni savunulduğu Buçuktepe bölgesi askeriye tarafından işletilen bir müze. Savaş alanları iyi korunmuş olsa da komik kaçan bir amatörlük, bir müzeye yakışmayacak hamaset ve içerdiği sert ırkçı ögeler nedeniyle müzeye pek bayılamadık. Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından işletilmeyen müze, askeri idare altında. Umarız en kısa sürede bu acı ve önemli anıyı, daha düzgün bir müzecilik anlayışıyla, objektif bir anlatımla tarihi yerinde öğrenebileceğimiz bir hale büründürebiliriz.

 
Alıntı ile Yanıt