Zeyo olayları tamamen anlar ve artık tam anlamıyla bir maceraya atılmaya hazırdır.
2. Bölüm
Öğretmen
Sonraki sabah...
Ayuhe yatağında ama gözleri açık. Dünkü yaşanan olayları düşünmeye başlar. Ve kafasında yüzlerce soru döner. Bu sorulara cevap araması gerekiyor üstelik. Yine de o yatağından kalkmaya pek yanaşmaz.
Kirazu odayı iki kez çalar.
Ayuhe duymamazlıktan gelse bile,
Kirazu kapıya tekme atar. O sırada
Usagi saklanır.
Ayuhe sinirlenerek;
- Odamın kapısını neden kırdın Kirazu? Ayrıca çık odamdan.
Kirazu sinirlenerek;
- Bugün Pazartesi patron. Senin ilgilenmen gereken bir şirketin var.
Ayuhe dalga geçercesine;
Kirazu sinirli ve alaycı bir ses tonuyla;
- Öyle mi bay ukala? Kalk bakalım, işe gidiyorsun.
Ayuhe gülmeye ve aynı zamanda
Kirazu sinirli bir şekilde bakmaya başlar. Sinirli olan
Kirazu sakinleşir. Arkasından o da gülmeye başlar.
Ayuhe ve
Kirazu gülmeleri bitince.
Kirazu odayı terk eder.
Ayuhe hemen üstünü giyer. Ve evin aşağısında bulunan
Bulagihuta Erikuma arabasının ön koltuğuna biner.
Kirazu ise şoför koltuğuna.
Kirazu işin şakasına vurarak;
- Bugün hangi hızda gitmemi istersin?
Ayuhe şakaya karşılık olarak;
Kirazu arabayı çalıştırır ve son gaza basarak
Ayuhe'yi şirketine götürür.
Zeyo o sırada, yatağından kalkar ve yemek yer. Bir ay önce izin almış. Dün itibariyle dolduğu ve çalışmak için ayrı bir heyecanlı olduğu için hemen hazırlanır. Evin dışarısına çıkar ve
Adenomu'suna biner. Gideceği yer ise
Arahora Sudo Home'dir.
- Arahora Sudo Home: Arahora Su Evi
Size bir bilgi vermek istiyorum.
Arahora ülkesinin resmi okul yılı 4+4+4+4'tür. Fakat Lise'den sonra okumak zorunlu değildir. Ayrıca, ilk ve orta okul döneminde öğrencilerin ilgilerine göre yönlendirilmekte olup, her dönem sonu hem öğrenciler ve hem de aileler sınava girmekte. Okul giriş saati 10:00 ve çıkış saati 16:00'dır. 16:00'dan sonra ders işlemek
Arahora kanunlarına göre suç olup, cezası o okul bir yıl boyunca işletemez. Prenses tarafından ruhsatlarına el konulur.
Şimdi devam edelim kitabıma.
Piresesu Tayiko'da olan
Bilaya 6. sınıfında okuyan öğrencilerine
Biyoloji dersi veriyor.
Bilaya kısa saçlı kapalı mor bir erkektir. Göz rengiyse yeşildir.
Bilaya sakince bir şekilde, tebeşirle tahtaya yazarak
Biyoloji'den bir olaylar anlatıyor.
- Genel bir biyoloji laboratuarında bulunması gereken malzemenin neler olduğunu kesin olarak isim bildirerek söylemek her zaman mümkün olmaz. Ancak bu gibi laboratuarlarda hemen her zaman bulunan ve vazgeçilmez denilebilecek birçok malzeme vardır. Bunlar genel olarak.
Akiya kısa açık mavi saçlı bir kızdır. Göz rengi turuncudur.
Akiya sakince araya girerek;
- Fiyago, bunlar bizim hayatımızda bir işe yaramayacak.
- Fiyago: Öğretmen
Bilaya tam cevap verecekken. Üzerine
Akiya sakince bu sefer soru sormaya başlar.
Bilaya sakince;
Cemaya soru sormak için ayağa kalkar.
Cemaya kel olan bir erkektir. Kendisine kalp hastalığı teşhisi konmuştur. Göz rengi eflatundur.
- Fiyago, sence bunlar sınavdan sonra hiçbir işimize yaramayacak. Ayrıca, sen iyi öğretmeyi beceremiyorsun.
Bilaya sinirlenerek;
- Sizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyorum çocuklar. Fakat, görüyorum ki.
Arkasından göz yaşlar dökerek;
- Bana beceriksizsin diyorsunuz. Oysaki, herkese kendi derdimi anlatmak isterdim ama bu pek mümkün değil.
Bigu ustası siyah saçlı, gözlüklü ve göz renkleri kapalı mavisine sahip bir kızdır.
O sırada
Bigu ustası bu cümleleri duyunca sakince;
- Demek, seni de benim gibi küçük düşürdüler.
Daha sonra gözlerini kapatır ve o adam için bir yetenek düşler. Bigu oradan bir yetenek yapar. Bunu
Bilaya'nın olduğu yere insanların gözükmediği yollardan gider. Arkasından,
Bilaya'ya ulaştırır. Ona;
- Sana bir teklifimiz var. Usagi ve Uyala'nın güçlerini istiyorum. Eğer anlaşırsak, sana insanlara susturma yeteneği vereceğim.
Bilaya bunu kabul eder.
Bigu o yeteneği
Bilaya'nın vücuduna enjekte eder. Daha sonra,
Bilaya derste tüm öğrencileri susturmak için. Sol elin baş parmağını kaldırır ve diğer parmakları kapalıdır, arkasından dudağına yaklaştırır. Sus işareti yapar. Ve herkes susar.
Bilaya öğretmen dersi anlatmaya devam eder. Ders bitince dışarıya çıkar. İnsanların boş konuşmasından ve hareketlerinden hoşnut olmaz ve öğrencilere yaptığının aynısını insanlara da uygular. Daha sonra
Bilaya sinirli bir şekilde;
- İnsanlar sürekli gereksiz gereksiz konuşup beni sinirlendiriyorlar. Ben bu saçma konuları duymak istemiyorum. Evli misin? Sana ne? Ne iş yapıyorsun? Öğretmenliğim seni alakadar etmez. Çocuğun var mı? Seni ilgilendirmez. Nerede okudun? Bu da seni bağlamaz.
Ayuhe odasındaki pencereyi açar. Sürekli şirketin çalışma odasında olduğu için havasızlıktan bunalır. Çalışmaya devam etmesi gerektiği için
Linux Mint işletim sistemli bilgisayarında romanını yazıyor. O sırada şarkının sesini kapatır, fakat sokaktaki sessizlik onun dikkatini dağıtmaya başlar. Arkasından pencereye yanaşır. Aşağıya bakar ve
Usagi bunları görünce;
- Dönüşmek için daha neyi bekliyorsun?
Bu sitem üzerine
Ayuhe sakince;
- Aslında eğlenceli oldu. İşlerimin bitmesi lazım. Uğraşamam şimdi kahraman olmak ile.
Usagi sinirlenerek;
- İnsanlar konuşamıyor. İşin ciddiyetinde değilsin.
Ayuhe umursamayarak;
Ayuhe bir yandan işlerini tamamlamaya çalışırken, bir yandan da
Usagi sürekli onu sinir etmek için söylenmeye devam eder.
Ayuhe bilgisayarını kapatır ve dışarıya çıkar. Sıra dışı gözüken birisini görür. Onun yanına yaklaşır.
Bilaya ona bakarak;
- Bana öğretmen diyeceksin, bay ukala.
Ayuhe içinden;
- Çattım yine bir insan görünümlü merhametsiz birisine.
Öğretmen tam sus hareketini yapacakken
Ayuhe'ye karşı,
Usagi onun kulağına fısıldayarak;
Ayuhe içinden;
- Engelli olabilirim ama salak değilim. Dönüşmek için bir yer bulmam lazım.
Usagi yeniden fısıldayarak;
Ayuhe içinden;
- Sen benim içimdeki sesleri duyabiliyor musun?
Usagi fısıldayarak;
Ayuhe tam kaçarken,
Öğretmen peşinden hızla gelir.
Ayuhe hemen kendini eğer ve adamın sol bacağının orta kısmına sağ ayağıyla tekmeyi basar.
Öğretmen dengesini kaybederek düşer. Sonra
Ayuhe hemen kaçmak ister ama
Kirazu sopasıyla onun olduğu yere atlar. İlk olarak
Ayuhe'ye sinirli bir şekilde bakarak;
- Yapamayacağın işlere bulaşma dedim sana de mi patron? Senin arkanı ben toplayamam her zaman.
Ayuhe içinden;
- Senin bu huyunu bildiğim için atladım zaten.
Usagi fısıldayarak;
- Kaç, saklan ve dönüş artık.
Usagi aslında bu cümleleri hayattan bezmiş vaziyette söyler. Fakat
Arahora'da ünlü olduğu için
Ayuhe hemen istediği anda dönüşemez. Yine de hareket eder ve bir şekilde ıssız bir köşe bulur ve kimse yokken,
ovaki da güvasa sözcüklerini söyler. Arkasından dönüşür. Kafasında o mekana nasıl geri gideceği aklında sorular dönerken, bir anda telefonuna bir şey düşer.
- Çaylak, çok uğraştırdın beni. Sana, dönüştükten sonra hareket etme şansı sunamadım. Şimdi ellerini ileriye atarsan rakibe hedeflediğini zaten biliyorsun. Biraz matematik yap bakalım.
Ayuhe bağırarak;
- Hey, ben sayısalcı değilim.
Usagi telefondan mesaj olarak;
- Bağır, herkes duysun. Seni salak. Neyse? Ellerini az aşağı indirirsen seni ileriye doğru hareket ettirir.
Ayuhe sakince bu denileni yapar ve yüzünde gülümsemeler oluşur. Hareket halindeyken, varisine kendi adını söyleyemeyeceği için bir lakap takmak için düşünmeye başlar. Aynı zamanda düşmanın karşısına çıktığında söylemek içinde.
Varis demişken o sırada
Zeyo yüzme dersini bitirir.
Arahora Sudo Home'den çıkar. Sonra üstünü değiştikten ve saçını duruladıktan sonra telefonu eline alarak;
- Bugün dışarı aşırı sessiz.
Uyala bunun üzerine;
Zeyo dönüşmeden önce Niyota ustasından, telefonuna mesaj gelir.
- Dönüşmeden önce şuna dikkat et. Seni kimse görmesin.
Zeyo etrafına bakar ve her şeyi inceledikten sonra sakince;
Dedikten sonra saniyesinde dönüşür. Çok beklemeden diğer ortağını bulmak için şehri aramaya başlar. Tam karşısında o ikiliyi görür.
Ayuhe sakince;
- Seni nasıl yeneceğim bay öğretmen?
Öğretmen sinirlenerek;
- Sen nasıl bir öğrencisin?
Zeyo biraz sessizce onları izler.
Ayuhe elini ileriye doğru ayarlar. Az güç uygulayarak
Öğretmen'e zarar veririm umuduyla hedefler.
Öğretmen sakince;
- Beni yenemezsin çaylak. Üstelik bir adında yok aptal.
Ayuhe bunu duyunca sinirlenir. Sonra;
O sırada
Zeyo gelir ve ona (Ayuhe'ye, onu daha tanımıyor.) bakarak;
- Sana Tavşancık desin. Bana da Hamstercık desin.
Tavşancığın yüzü kızarır. Yine de kendini ele vermeden
Öğretmen'e karşı bu sefer tüm gücüyle geriye püskürtür.
Öğretmen sinirlenir ve arkasından koşarak sağ eliyle
Tavşancık'ın sol yüzüne yumruk atar. Bu şiddetle
Hamstercık'ın yanına kadar uçar ve ikisi de yere düşer.
Hamstercık sinirlenerek;
- Sen plansız mı yaşıyorsun hep?
Tavşancık acılı bir yüz ifadesiyle;
Daha sonra kendini toparlar ve
öğretmene sinirli bir şekilde bakarak;
- Demek senin damarına basınca, hemen dayağa yöneliyorsun. Sen nasıl öğretmen oldun?
Hamstercık sakinleşerek;
- Demek seninle çok uğraşacağız, bay ukala.
Tavşancık bunu duyamaz ama
Öğretmen bunu duyunca;
Burada
Öğretmen aslında
Hamstercık'tan bahseder.
Tavşancık işi fazla büyütmek istemediği için, çok beklemeden adamın eline dokunmak istiyor. Fakat bunu gören
Öğretmen hemen sağ eliyle bu sefer tam
Tavşancık'ın sol yüzüne hedef alr.
Tavşancık bunu görür. Hemen kendini biraz geriye atarak kendini kurtarır. Bunu gören
Hamstercık şaşırır ve;
- Vov. Bundan paçayı kurtardı.
Bu tepkiyi duyan
Tavşancık sevinerek;
- Sonunda dostum, beni tebrik etti ya.
Öğretmen sakince;
- İkiniz birbirinizi daha yeni mi tanıyorsunuz?
Hamstercık güler. Sonra yavaş yavaş
Tavşancık'ın yanına yaklaşır. Arkasına varınca, sağ elini sıkar. Sıkmanın etkisiyle ovalimsi bir siyah ve beyaz bir duvar oluşur. Daha sonra;
- Seni savunmak için benim gücüme ihtiyacın var bayım.
Öğretmen bu manzara başında gülmeye başlar. Arkasından bu sefer,
Tavşancık'ın üzerine doğru bir zıplama hamlesi yapar. Tam üzerine geldiğinde, sağ ayağını ileriye atar atmaz. Kendisini bir anda yerde bulur. Bunun üzerine
Hamstercık;
Tavşancık bu gücün üzerine daha fazla güç kazandığını fark eder. Arkasından sakince;
- Demek beni yeneceksin. Buyur, denemeye devam et.
Hamstercık sakince;
Öğretmen sinirlenerek;
- Demek, sen ona güç basıyorsun.
Tavşancık sakince;
- Az sonra pof olacak. Haberi yok.
Öğretmen sinirlenerek;
- Senin gücün bana sökmez artık amatör.
Öğretmen ikiliyi susturmak için gücünü yeniden kullanır. Fakat
Tavşancık ondan kaçarken;
- Eline dikkatli bak, eğer sus işareti yaparak seni hedeflerse susturur seni.
Hamstercık gülümseyerek;
- Demek varisine bilgi verebilecek kadar da iyisin.
Öğretmen bu sefer ikilinin tam önünde durarak;
- Siz ikiniz ben tekim, bu adaletsizlik.
Bigu ustası
Öğretmen'e;
- Bu ikilinin jeva'larını al. Aldıktan sonrasını ben düşünürüm.
Öğretmen sakince;
- Size bir teklifim var. Jeva'larınızı bana verin, ben de sizin konuşmanıza izin vereyim.
Tavşancık buna güler. Sonra alaycı tavırla;
- Ben size kendimi sunayım, herkesi konuştur.
Öğretmen buna sinirlenerek;
- Kafamı buluyorsun benimle?
Hamstercık sessizce düşünüyor.
Tavşancık sakince;
- Yok, gayet ciddiyim teklifimde.
Öğretmen sinirlenerek
Tavşancık'ın üzerine hızla atlar ama bu sefer gücün etkisiyle bayağı geri savrulur. Daha sonra
Öğretmen tam ayağa kalkmak üzereyken,
Tavşancık elini aşağıya ama 180 dereceye doğru yaparak yanına gelir.
Tavşancık bağırarak;
Hamstercık bunu duyunca sağ elini bırakarak açar duvarı.
Tavşancık sakince sağ kolundaki saati
Öğretmen'in sol koluna değdirerek içindeki Bigu dışarıya çıkar. Arkasından
Öğretmen bayılır. Daha sonra, Bigu kendi kendini yok eder. Bu sayede herkesin sesi yeniden gelir.
Tavşancık elini aşağıya ama 180 derece yaparak oradan uzaklaşırken,
Hamstercık ise, normal bir şekilde oradan uzaklaşır. Bölüm sona erer.
2. Bölüm Sonu