|
17 Nisan 2023, 09:27 | #1 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi Www.TrendForum.Net
AFT ve UÇUK
Günümüzde pekçok insan tekrarlayan ağız yaralarından şikayetçidir. En sık görülen tekrarlayan ağız yaraları Aft ve uçuktur. Aft ve uçuk aynı belirtileri gösterdiği için, ağızda meydana geldiğinde birini diğerinden ayırmak zordur. Bu iki lezyonun oluşum nedenleri ve tedavisi tamamen farklı olduğu için ayırımı önemlidir. AFT Aft, ağız içinde genellikle dil üzerinde, yumuşak damakta, yanak ve dudak mukozasında ve farekste görülen, oldukça ağrılı, küçük, yüzeysel ülserlerdir. Bayanlarda erkeklere oranla daha fazla ortaya çıkar. Aftın meydana gelmesini hızlandıran ve seyrini kötüleştiren pekçok faktör saptanmasına karşın, meydana gelme sebebi henüz tam olarak açıklanamamıştır. Aft Oluşumunu Etkileyen Faktörler Pekçok hastalıkta olduğu gibi, stres aft oluşumunun en önemli nedenlerinden biridir. Bayanlarda adet dönemi öncesi gerginlik dönemi de aft oluşumunu tetikler. Domates, sirke, turunçgiller gibi asitli yiyecekler, tuzlu ve baharatlı çerezler, aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Sert yiyecekler, yanak ve dudağın ısırılması, diş fırçalama işleminin sert olarak yapılması gibi travmalar da aft oluşumu için uygun ortam hazırlar. Bazı sistemik hastalıklarda, örneğin Behçet hastalığında, vücuttaki diğer belirtilerle birlikte ağız içinde aft oluşumu gözlenmektedir. B12 vitamini ve demir eksikliğinin, ayrıca diş macunları içinde bulunan kimyasal bir maddenin de aft oluşumuna neden olduğu düşünülmektedir. Aft Tedavisi Aftın kesin tedavisi henüz bulunamamıştır. Herhangi bir tedavi uygulanmasa da ortalama 7-10 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. |
|
17 Nisan 2023, 09:28 | #2 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
UÇUK
Uçuk nadiren ağız içinde olsa da, genellikle dudak kenarı gibi ağız dışı bölgelerde görülen, içi sıvı dolu küçük kabarcıklara verilen addır. Genellikle ağrılıdır ve ağrı uçuk oluşumundan birkaç gün önce başlar. Bu kabarcıklar zaman içinde patlayarak kabuklanır. Ortalama 7-10 gün içerisinde iyileşir. Uçuğun oluşum nedeni herpes simpleks olarak adlandırılan bir virüstür. Daha önce bu enfeksiyonu geçirmiş olan kişilerde pasif halde bulunan bu virüs, güneş ışığına maruz kalma, stres, travma, yorgunluk, hormonal değişiklikler gibi durumlarda aktifleşerek uçuk oluşumuna neden olur. Uçuk bulaşıcıdır. Uçuğun patlamasından itibaren tamamen iyileşene kadar ki süre en riskli dönemdir. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı eşyalardan ve uçuklu birinin öpmesi sonucu bulaşma meydana gelir. Bulaşıcı olduğu için uçuğa dokunulmaması gerekir. Uçuğun Tedavisi Günümüzde uçuğun tedavisinde antiviral uçuk kremleri kullanılmaktadır. Bu krem deriden geçerek uçuk virüsünü etkiler ve deriye vereceği zararı engeller. Aft ve Uçuk Arasındaki Farklar *Aft sadece ağız içinde meydana gelir. Uçuk ise nadiren ağız içerisinde, genellikle ağız dışında meydana gelir. *Aft bulaşıcı değildir, uçuk bulaşıcıdır. *Aftın oluşumu henüz tam olarak açıklanamamıştır, oysa uçuk bir virüs enfeksiyonudur. |
|
17 Nisan 2023, 09:29 | #3 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Ağız Kokusu
Kötü ağız kokusu diş hekimliğinde halitosis olarak adlandırılır. Ağız kokusu ne kadar bakımlı olursanız olun, insanların sizden uzaklaşmasına yol açacak kadar ciddi bir problemdir. Hem özel yaşamı hem de sosyal yaşamı olumsuz olarak etkiler. Ağız kokusunun nedenleri iki grup altında toplanır ; Ağız kokusu %90 oranında ağız içi nedenlerden kaynaklanır. Düzenli ağız bakımı yapılmazsa, yiyecek artıkları dişler arasında, dilin ve dişetlerinin üzerinde birikerek ağızda kalır ve bir süre sonra kokuya neden olur. Sarımsak, soğan gibi kötü kokulu yiyecekler yendiğinde, vücut bu gıdayı elimine edene kadar kötü koku ortadan kalkmaz. Dişeti hastalığı sonucu meydana gelen derin dişeti ceplerine tam olarak ulaşılıp temizlik sağlanamaz. Bu cepler ağız kokusuna neden olur. Ağızda bulunan çürük dişler, taşkın ve komşu dişlerle kontağı olmayan dolgular, anormal diş temasları ve diş morfolojisinin kaybı, yiyeceklerin bu bölgelerde birikmesine neden olarak ağız kokusu oluşturur. Uyumsuz ve kötü kullanılan protezler ağız kokusuna neden olur. Ağız içindeki tümörler ağız kokusuna neden olabilir. Ağız kokusu sosyal yaşamda oldukça rahatsız edici bir durum olduğu için ihmal edilmemelidir. Zira ufak müdahalelerle bu sorundan tamamen kurtulabilirsiniz. Ağız kokusundan kurtulmak için; *Ağızdaki dişeti hastalıkları ve diş çürükleri tedavi edilmelidir. *Ağız ve diş sağlığına dikkat edilmeli, günde en az iki kez florürlü bir diş macunu ile dişler fırçalanmalı ve günde bir kez dişipi kullanılmalıdır. Diş fırçalama sırasında dilin de fırçalanması gerekir. *Kullanılan protezlerin bakımına özen gösterilmelidir. Eğer ağız ve dişlerinize yapılan müdahalelerden sonra hala ağız kokusundan şikayetçi iseniz, diğer sebepleri de araştırmak gerekir. Ağız kokusunun ağız ortamı dışındaki sebepleri ise şunlardır; *Sinüs, bronş ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar ağız kokusuna neden olur. *Şeker hastalığında ağızda asetona benzer bir koku oluşur. *Karaciğer ve böbrek yetmezliği ağız kokusuna neden olur. *Metabolik bozuklukların da ağız kokusuna neden olabileceği belirtilmiştir. *Özellikle çocuklarda bağırsak parazitlerine bağlı olarak sabahları ağız kokusu görülebilir. *Diyet yapanlarda ve oruç tutanlarda düzensiz yemek yemeye bağlı olarak ağız kokusu oluşabilir. |
|
17 Nisan 2023, 09:30 | #4 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Ağız Kuruluğu
Ağız kuruluğu dişhekimliğinde kserostomia olarak adlandırılır. Tükrük bezlerinin tükrük salgılama fonksiyonlarının azalması sonucunda, ağız kuruluğu ortaya çıkar. Ağız kuruluğunun nedenleri şunlardır ; Ağız kuruluğu bazı ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Ortalama 500 ün üstünde ilaç türü ağız kuruluğuna neden olmaktadır. Tükrük bezlerinde meydana gelen hastalıklar ve tükrük bezlerinin cerrrahi olarak çıkartılması ağız kuruluğuna neden olur. Yaşla birlikte tükrük salgısı azalır. Bazı sistemik hastalıklarda (diabet, hormonal hastalıklar, siyogren sendromu, nörolojik bozukluklar) ağız kuruluğu görülmektedir. Radyoterapi, özellikle baş ve boyun radyoterapisi tükrük bezlerinde hasara neden olarak ağız kuruluğuna yol açar. Alkol ve kafein kullanımı ağız kuruluğuna neden olur. Ağız kuruluğu meydana geldiğinde ; - Özellikle kuru yiyecekler için yeme zorluğu, - Dilde yanma, norma dışı his, sızlama, - Ağzı nemli tutacak şeyleri sık uygulama ihtiyacı, - Konuşma ve yutkunma zorluğu, - Sık susama, - Dudak kenarlarında kuruma ve çatlama, - Tad duyusunda azalma, anormal tad hissi, - Protez kullanımında zorluk, - Kötü ağız kokusu ortaya çıkar. Tükrük ağız için önemli bir savunma mekanizmasıdır. Bu nedenle tükrük salgısının azalması ağız içinde çeşitli sorunlara yol açar. Tükrük salgısının azalmasıyla tükrüğün yıkama fonksiyonu da azalacağı için bakteri plağı ve yiyecek artıklarının birikimi kolaylaşır. Bu nedenle dişeti hastalıkları ve diş çürükleri oluşumu artar. Tükrük oksijen içerir. Tükrük salgısındaki azalma sonucu ağız içerisindeki oksijen miktarı da azalır. Oksijenin azalması oksijensiz ortamda yaşayan anaerop bakterilerin kolayca üremesine neden olur. Anaerop bakteriler dişeti hastalıklarına, diş çürüklerine ve ağız kokusuna neden olur. Tükrük yapısında bulunan çürük oluşumunu engelleyen mineraller de azalacağı için çürük oluşumu artar. Ağız Kuruluğunun Tedavisi Eğer ağız kuruluğu kullanılan bir ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkıyorsa ilaç değiştirilebilir. - Sık sık ağzı ıslatmak için yudum yudum su içmek ve sulu gıdaların alımını arttırmak, - Şekersiz sakız çiğnemek, - Alkol, kafein, sigara ve şekerli yiyeceklerden uzak durmak, - C vitamini almak, - İçeriğinde alkol ve sodyum lauryl sülfat bulunan ağız bakım ürünlerini kullanmamak, - Gerekirse yapay tükrük kullanmak, - Yaşanan ortamın nemini arttırmak faydalı olabilir. Tükrük ağız için önemli bir savunma mekanizmasdır. Bu nedenle ağız kuruluğunu ihmal etmemek gerekir. |
|
17 Nisan 2023, 09:32 | #5 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Diş Sıkma - Diş Gıcırdatma ( Bruxism )
Diş sıkma ve diş gıcırdatma genellikle uyku sırasında, çoğunlukla da hastanın farkında olmadan yaptığı aşırı çene hareketleridir. Son yıllarda, şehir hayatının getirdiği zorluklar ve stresli yaşam sonucunda toplumumuzda çok sık görülmeye başlanmıştır. Bu alışkanlığa sahip bireyler genellikle bu durumdan haberdar değildir. Diş sıkma - Diş Gıcırdatma neden oluşur ? Duygusal Stresler: Stresli hayat tarzı, diş sıkma ve diş gıcırdatmanın en önemli nedeni olmakla birlikte, bu durumu hızlandırıcı bir faktördür. Vücudumuzda, stresin oluşturduğu etkileri görebileceğimiz ilk yer ağız ve diş bölgesidir. Aşırı titiz, hassas, sinirli bir yapıya sahip olmak da diş sıkma ve diş gıcırdatmada etkili bir faktördür. Zorlu bir durumla karşılaşıldığında moral vermesi için söylenen sık biraz dişini deyimi günlük konuşmada yerini almıştır. Malokluzyon: Dişlerin dizilimindeki bozukluklar yani malokluzyon, bruksizmin diğer bir nedenidir. Dizilimdeki bozukluklar gelişim sırasında oluşabildiği gibi, çok sayıda üst yüzeyi aşınmış eski protez ve dolgunun varlığında da gelişebilir. Dişlerin birbirine sürekli teması ve sürtünmesi sonucunda dişlerin çiğneyici yüzeylerinde mine kayıpları görülür. Dişlerin çiğneyici yüzeylerinde oluşan bu aşınmalar özellikle ön dişlerde daha belirgin olur. Diş yüzeylerinde meydana gelen aşınmaların ilerlemesi ya da hızlı gelişmesi sonucunda dişlerde hassasiyet, yani soğuk ve sıcağa karşı aşırı duyarlılık gözlenebilir. Diş gıcırdatma sonucu ön dişlerin kesici kenarlarında ve arka dişlerin çıkıntılı kısımlarında mikroçatlaklar oluşur. Bu çatlaklar zamanla büyüyerek dişlerde kırılmalara neden olabilir. Diş sıkma ve diş gıcırdatmanın dişeti hastalıkları ve yanlış diş fırçalamayla birlikte görülmesi halinde, dişetlerinde çekilme ve diş sert dokuları üzerinde çentikler oluşmaktadır. Bu çentikler hassasiyet ve aşırı duyarlılığa yol açtıkları gibi, dişin kırılmasına de neden olabilir. Diş gıcırdatma alışkanlığının uzun yıllar devam etmesi sonucunda dişlerde sallanmalar başlayabilir. Özellikle bir yada birkaç dişe fazla kuvvet gelmesi durumunda, ilgili dişlerde ağrı görülebilir ve zamanla bu dişler kaybedilebilir. Gece boyu süren çene aktivitesine bağlı olarak, sabahları yorgun kalkma, başağrısı, şakak ve yanak bölgesinde kas ağrısı görülebilir. Çene eklemine aşırı yük gelmesi sonucunda eklemde kilitlenme, çıtırtı sesleri ve ağrı olabilir. Sürekli ısırmaya bağlı olarak, yanak içinde dişlerin birbirleriyle temas ettiği hizada, sürekli ısırmaya bağlı olarak irritasyonlar ve beyaz çizgi şeklinde bir hat gözlenebilir. Bu belirtilerin hepsi yada birkaçı diş sıkma ve diş gıcırdatmanın başlamasından hemen sonra gözlenmez. Belirtilerin ortaya çıkması rahatsızlığın şiddetine göre uzun yıllar sürebilir. Bazı durumlarda ise çok az belirti görülür. Diş Sıkma - Diş Gıcırtmanın Tedavisi ; Bu rahatsızlıkta tedavinin birinci amacı, çene ekleminde geri dönüşümsüz zararlar bırakan, normal dışı çene hareketlerini engelleyerek çene eklemini korumak, varsa ağrıyı ortadan kaldırmak ve dişlerin aşınmasını engellemektir. Bu amaçla, hastanın gece uyurken takacağı, dişlerine uygun olarak hazırlanan silikon plaklar kullanılmaktadır. Plak uyku esnasında dişlerin birbiriyle direkt temasını keserek aşınmayı engellemekte, böylece çene eklemini rahatlatmakta ve ağrıyı ortadan kaldırmaktadır. Ancak şiddetli vakalarda gece plağının yanısıra stresi azaltmaya yönelik tedaviler, kas gevşetici ve uyku düzenleyici ilaçlar kullanılması gerekebilir. Bu tip rahatsızlıklarda dengeli bir diş teması ve çene hareketlerinin sağlanması için, eski yada hatalı yapılmış dolgu ve protezlerin yenilenmesi ve mutlaka eksik olan dişlerin uygun görülen protez uygulamalarıyla tamamlanması gerekir. |
|
17 Nisan 2023, 09:34 | #6 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Çocuk Ağız ve Diş Sağlığında Genel Bilgiler ;
Çocukların Dişleri Niye Çürüyor? Süt dişleri normal dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle çürümeye daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler. Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olmasında fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir. Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler. Özellikle annelerin sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara batırarak çocuklara vermeleri veya uyku aralarında şekerli süt, meyve suyu gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir. Çürük Oluşumu Engellenebilir mi? Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı yada ilaç henüz geliştirilemedi. Ancak, çürük sayısını azaltmaya yönelik bazı malzemeler günümüzde kullanılmaktadır, bunlardan birisi; “fissür örtücü” dediğimiz malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçükazı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan “fissür” adı verilen oluklarda başlar. Bahsettiğimiz malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir. Bu işlem, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçükazı dişlerine de uygulanabilir. Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Dişlere yüzeysel florür uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır. |
|
17 Nisan 2023, 09:36 | #7 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Süt Dişlerinin Önemi Nedir? Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun düzgün beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Bunların yanında aşağıdaki gibi bir görüntü, hiç kimsenin çocuğunda görmek istemeyeceği ciddi estetik sorunlara yol açmaktadır. Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korumakta ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik yapmaktadırlar. Süt dişi erken çekildiği zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu da ortadan kalkmaktadır. Süt Dişlerindeki Çürükler Tedavi Edilmeli mi? Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar. Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir. Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, “nasıl olsa yerine yenileri gelecek” yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir. Süt dişlerindeki çürükler ; ağrı ile çocuğun çok küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte bazı fobileri olmasına neden olabilir . Ayrıca bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına neden olabilir. |
|
17 Nisan 2023, 09:36 | #8 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Çocuklarda Diş Yaralanmaları
Çocuklarda dişlerin zarar gördüğü kazalarda zaman kaybetmeden müdahalede bulunulmalıdır. Doğru tanı konması çok önemlidir. Bunun için hekiminiz size, kazanın ne zaman ve nerede olduğunu, darbenin ne taraftan geldiğini, kaza sonrası baygınlık, kusma, hafıza kaybı vb. olup olmadığını soracaktır. Verilen bilgiler doğrultusunda en doğru tedavi uygulanabilecektir. Çocuklardaki diş yaralanmaları, bazen kalıcı dişin tamamıyla yuvasından ayrılmasına sebep olabilir. Bu durumda çıkan diş ile birlikte acilen dişhekiminize gitmelisiniz. Bu esnada diş, bir bardak sütün içinde, eğer süt mevcut değilse, temiz bir su içinde muhafaza edilmelidir. |
|
17 Nisan 2023, 09:37 | #9 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Bebeklerde Ağız Bakımı
Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının normal gelişimini sağlayacaktır. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda fizyolojik başlıklı (damaklı, kesik uçlu) biberon kullanımı gerekir. Bebekler 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırılmalıdır. Biberonla beslenme en fazla 2 yaşına kadar devam edebilir. Parmak emme, yalancı emzik kullanma gibi alışkanlıklara 2 – 2,5 yaşına kadar izin verilebilir. Eğer parmak emme alışkanlığı mevcutsa, bunun sebebi araştırılarak 3 – 6 yaş arasında bu alışkanlık mutlaka giderilmelidir. Solunum problemleri, çene gelişmesi üzerine olumsuz etki eder. Burundan değil de, sadece ağızdan soluma durumu mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi anlaşılır) muhakkak kulak burun boğaz uzmanına danışılmalıdır. |
|
17 Nisan 2023, 09:38 | #10 |
Çevrimdışı
Diamond Üye
|
Yanıt: Ağız Ve Diş Sağlığı - Hastalık & Tedavileri Arşivi
Çocuklarda Diş Fırçalama Ne Zaman Başlamalıdır?
Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur. Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur. Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur. Çocuklar İçin Nasıl Bir Diş Fırçası Seçilmeli? Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (Ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir. Çocuğuma Dişlerini Günde Kaç Kez Fırçalatmalıyım? Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır. |
|
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
ağız, arşivi, diş, hastalık, sağlığı, tedavileri |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıtlar | Son Mesaj |
Alternatif Tıp Tedavileri | devriksekiz | Trend Sözlük | 10 | 21 Aralık 2023 22:57 |
Hastalık olmayan baş ağrısı | Er Şaban | Trend Sözlük | 8 | 19 Mayıs 2023 13:11 |
Ağız Gargaraları Kalbe Zarar Veriyor | Asi Ruh | Kalp Sağlığı | 1 | 06 Nisan 2023 19:43 |
Ağız gevşekliği | KoJiRo | Ata Sözleri Ve Deyimler | 0 | 11 Haziran 2022 23:22 |
Türkiye’de tanınmayan hastalık: Alerji mi herediter anjiyoödem mi? | DeepSilence | Sağlık Haberleri | 0 | 20 Mayıs 2022 15:30 |
TrendForum.Net genel forum paylaşım sitesidir. Bu nedenle foruma kaydolan tüm gerçek kişiler, kontrole tabi tutulmaksızın içerik paylaşabilmektedir. TrendForum üzerinden paylaşılan mesaj, konu ve görsellerden yana doğabilecek yasal sorumluluklar; paylaşan kullanıcıya aittir, TrendForum.Net yer sağlayıcı olduğu için hiçbir yasal sorumluluk kabul etmez. İllegal herhangi bir faaliyetin saptanması durumunda; İLETİŞİM sayfası üzerinden ulaşıldığı takdirde mesaj, konu ya da görsel; en fazla 48 saat içerisinde silinecek ve bildiriminiz üzerinden tarafınıza dönüş sağlanacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.
TrendForum.Net, lisanslı vBulletin® kullanmaktadır. Tüm hakları saklıdır. ©2022-2024
Tema Tasarım: Vision / Fibertus.Net