Çürük Gül - 5

Merkeze döndüklerinde onları süpriz beklyordu.
gazetici elif haberini çoktan yapmıştı.
Komiser Melih önce köpürdü olayların karşısında.
haberin içeriğine bakınca onlardan daha fazla bir şey biliyormuş gibi görünmüyordu
ama yinede daha ellerinde bir şey yokken haberin çıkması kötü olmuştu.
olay basına düştüğü gibi tüm ülkede çalkanacaktı bunu biliyordu.
elif işini yapıyor diye düşündü sakinleyince.
Olay dosyasına bakmak istedi tekrardan.
hepsini kafasında tekrar tekrar çevirdi.
Cinayet başka yerde işlendi.Sahile nasıl taşındı?
Koç kafası simgesel başka bir anlamı var mı onun için?
Maktül kim? Onu neye göre seçti?
Gecelikteki başka kadına ait olan kime ait?
Başka kadınlar ve ya erkekler var mı?
Kayıp güvenlik kim?
notlarına bakınca soru yumağı çözülcek gibi durmuyordu ellerinde ki kuş kadar delil ile.
zaten gelen olay yeri inceleme raporu ve otopsi bunu doğrular nitelikte.
Katilin bir başka ceset ve ya bir hata yapmasını beklemek dışında bir şey gelmiyor gibiydi elinden.
Daha sonra fark ettiği bir ayrıntı takıldı kafasına.
bu cinayet ilk değil başka bunun gibi faili meçhul cinayet varmıydı?
sisteme göz atmaya başladı. Ama o kadar çok cinayet dosyası vardı ki sistemde sabaha kadar incelemek zorunda kalacaktı.
bir yerden başlamak lazım diyip merkezin bulaşık suyu gibi kahvesinden bir bardak aldı.
dosyalar önüne düştükçe Melih'in içi daha çok kalktı resmen.
Tam o sırada telefonu çaldı.
''Başkomiser Melih."
"Melih komiserim ben adli tıptan doktor Ali."
"Buyrun ali Bey"
"Komiserim bir cesette ana inceleme yaparken gözden kaçmış ya da daha sonradan konulmuş bilmiyorum. Koçun içinden bir zarf çıktı."
"Ne zarfı? Ne yazıyor üstünde?"
"Melih komiserim bu size yazılmış. Üzerinde adınız yazılı.İçini daha açmadım. Ama incelememiz için buraya gelmeniz lazım."
"Tamam hemen geliyorum."
Bu nasıl olabilirdi. Herkes oradaydı.Koçun incelemesi yapılırken kimse fark etmedi mi zarfı.Benim adıma olması hiç akla yatkın değil. Hem ben ne alaka?
Durumu Akın Amire haber verip yola çıktılar.
Adli tıpa vardıklarında Alini yanında Olay yeri inceleme şefi Suzan Hanımda vardı.
"Merhaba.Zarf nerede Ali Bey?"diye sordu Melih
"Komiserim zarf burada.Zarf zarar görmeden açılması ve parmak izi yada herhangi bir kalıntı var mı diye incelemesi için Suzan Hanımıda çağırdım."
"İyi iyi. Bir şey varmı bulduğunuz Suzan Hanım?"
"Parmak izi çıkmadı.Aslında parmak izi gibi bir şey var ama parmak izi değil tam kısmı iz.üzerinde herhangibi bir toz kalıntıda yok. İşin asıl ilginci koç kafasından kaynaklı olabilcek kan izide yok.Tertemiz zarf.Amirim buraya bırakılmış bu zarf."
Akın Amir önce bir duraksadı.
"Yani Suzan diyorsun ki bu zarf adli tıpa hemde otopsi odasına kadar yürüdü geldi."
"Amirim birisi bırakmış."
"Sen hiç ayrıldın mı odadan biz gittikten sonra Ali Bey?" die sordu Akın Amir.
"Gittim ama çok kısa. Öğlen yemeği yemek için. Ama maktülün ceseti ve koş kafasını morg kabinine koydum. Çıkarkende oda kapısını kilitledim de çıktım."
"Buranın anahtarı senden başka kimsede var mı?"
"Sadece ben ve hademede var.Başka kimse girmez benim odama."
"Suzan Hanım kapı için ve etraf içinde inceleme yapalım. Bir parmak izi bir şey çıkar mı diye. Ali sende hademe ile ifadeni almak için merkeze gel."diye söyldi Akın amir.
"Amirim zarfa geri dönsek."
"Tamam tamam. Suzan hanım zarfı açtınız mı?"
"Evet yapışkanları çıkmış olması lazım şimdiye kadar.Evet çıkmış.Işıklı masaya geçelim orada bakalım."
Zarfı açmaya başladıklarında istemeden de korkuya kapıldı Melih. Kim olduğunu bilmediği bir katildi ama onu tanıyordu. ve bu davayı üstlenp olayı çözeceğinide biliyordu.İşte asıl korkutanda buydu Melihi.Katil 1 adım önündeydi onun.
Zarfın içinden önce bir kartvizti andıran kart ve bir tane gül yaprağı çıktı.
Kartın üzerinde yazılanlar herkesi şaşkına çevirdi.
"Küçük sevgilim hediyemi beğendin mi?"