Ateş Pahası

Çevrimiçi

Osmanlı Hükümdarı olarak yer alan isimlerden bir tanesi vaktiyle maiyyeti ile beraber avlanmak üzere yola çıkmış. Av sırasında bir ceylan peşinde koşarken vakit oldukça geçmiş. Gün batımı için güneş adeta yüz tutmuş. Bu süreç içerisinde gök kararmış ve ortalığı alan şiddetli bir rüzgarın ardından savruntulu bir yağmur yağmaya başlamış. Hünkar ve yanında olan adamları bu süreç içerisinde kendilerini gördükleri bir kulübe içerisine oldukça zor bir şekilde atmışlar. Bu sığındıkları kulübe ise meğer odunculuk yapan garip bir adama aitmiş. Adamcık kapıda bırakmak yerine bu Hünkar ve adamlarını direk içeri almış. Sultan adamı korkutmamak adına her kim olduğunu söylemek istemese bile adam kim olduklarını anlamış. Soba içerisine oldukça büyük odunlar atarak içerinin çok ısınmasını sağlamış. Dışarıda kaldıkları süreç içerisinde hem çok ıslanan hem de ıslandıkça daha çok üşüyen sultan ve adamları bu durum karşısında oldukça memnun olmuşlar. Geceyi kulübe içerisinde oldukça rahat bir şekilde geçirmişler.

Hünkar geceyi geçirecekleri sırada ‘Doğrusu bu ateş bin altın eder’ diye kendi kendine söylenmeye başlamış. Ertesi gün tam yola çıkacakları an durmuş ve oduncuya kendilerinin çok iyi bir gece geçirmelerini sağladığı için çok ihya olduklarını ve ardından bu durum için ne kadar borçları olduklarını sormuş. Oduncu gece duyduklarını aklına getirir ve durumu kullanmak için en doğru zaman olduğunu düşünerek bin altın cevabını verir. Her ne kadar vezirlerden bir tanesi bir masraf etmediğini, bu durumun bir vicdansızlık eseri olduğunu söylese bile adam sabaha kadar ateşin kıvamını aynı oranda tutmasından, dağ başında nadir bulunacak ateş olmasından dolayı dile getirdiğini ekler.

Padişah bu durum karşısında olayı uzatmamak adına ateşin gerçekten iyi olduğunu ve vezirlerine ödemeleri gerektiğini söyler. Bu durum karşısında oduncu bir hayli karlı çıkar. Artık bu durumun halk arasında duyulmasından ve şüyu bulmasından dolayı ederinin üzerinde fiyat biçilen durumlarda ”ateş pahası” denmeye başlanmıştır. Bu durum giderek sözün deyimleşmesine ve halk arasında dilden dile devam etmesine olanak sunmuştur.

__________________
Kahrolsun psikolojisi düzgün insanlar!
Yaşasın tam bağımsız ruh hastası BEŞİKTAŞ'lılar!

 

Çevrimiçi

Günlük hayatta aşırı derecede pahalı şeylere karşı kullandığımız ateş pahası deyiminin hikayesi, Osmanlı Dönemi’nde dünyayı titreten padişah olarak bilinen Sultan Süleyman’ın bir av hikayesine dayanıyor.

Sultan Süleyman, padişahlık yaptığı bir dönemde yanında adamlarıyla İstanbul’a yakın bir yerde ava gitmiş. Avlanırken İstanbul’dan epey uzaklaştığını fark ettikleri anda şiddetli bir şekilde yağmur yağmaya başlamış ve padişah adamlarıyla birlikte, saraya dönmek yerine geceyi geçirebileceği bir kömür kulübesine sığınmak zorunda kalmış.

Kulübenin sahibi, kim olduğunu bilmediği Sultan Süleyman ve adamlarının ısınması için bir ateş yakmış. Ateşin başında ısınan padişah; “Şu ateş bin altın eder” demiş. Sabah olunca padişahın askerleri, konaklamalarının bedelini ödemek için kulübenin sahibine gittiklerinde ücretin binbir altın olduğunu öğrenince şaşırıp kalmışlar. Bunun üzerine kulübenin sahibi, konaklamanın ücretinin bir altın, Sultan Süleyman’ın da dediği gibi ateşte ısınmanın bedelinin bin altın olduğunu belirtmiş. Bu olayın üzerine ateş pahası deyimi, günümüze kadar ulaşmayı başarmış.

__________________
Kahrolsun psikolojisi düzgün insanlar!
Yaşasın tam bağımsız ruh hastası BEŞİKTAŞ'lılar!