İlişkinizin Gidişatını Sınamanız İçin Etkili Bir Yöntem Öneriyorum!

Küçük oyunları, içten pazarlıkları, testleri hiç sevmediğini söyleyen kişiler bile farkında olarak ya da olmadan partnerlerini çeşitli şekillerde sınıyorlar. Bu, bir noktada, çok doğal bir şey olduğu kadar kaçınılmaz da.

Size ilişkinizi test etmenize ve gidişatına dair fikir sahibi olmanıza yardımcı olacak basit bir yöntem önereceğim. Kendi adıma, bugüne kadar hiç sekmedi. Sessiz sedasız yaklaşmakta olan tehlikelere karşı erkenden alarma geçip aksiyon almama, bu sayede pek çok sefer ilişkilerimin kalitesini artırıp ömrünü uzatmama yardımcı oldu. Bunun bir çeşit "kendini gerçekleştiren kehanet" olarak yorumlanabilmeye açık olduğunun farkındayım. Fakat bence durum böyle değil. Açıklayacağım.

Öncelikle önerimi söyleyeyim. Yapacağınız şey çok basit. Kız/erkek arkadaşınıza, onu onun sizi sevdiğinden daha fazla sevdiğinizi söyleyin. Bunu söylerken hangi kelimeleri seçeceğiniz size kalmış fakat vermeniz gereken ana fikir bu. Yeter ki ona test ediliyormuş gibi hissettirmeyin. Kendini baskı altında hissetmesin. Çok doğal bir ruh hâlindeyken sohbetin akışına uygun olarak söyleyin. Laf arasında rahat bir ifadeyle "Seni seviyorum ve senin de beni sevdiğini biliyorum. Ama genelde bir taraf daha fazla sever ya, işte bizim ilişkimizde o taraf benim." diyebilirsiniz. Bunu söylerken bundan rahatsızmışsınız gibi görünmemeniz önemli.

Sonuç kısmına geçelim.

Eğer kadınsanız;

Partnerinizin size verdiği tepkiyi ve vücut ifadelerini dikkatli izleyin. Fakat, dediğim gibi, dikkatle onun reaksiyonunu beklemekte olduğunuzu çaktırmayın. Eğer gülümser/sırıtırsa ve herhangi bir kıyasa girmeden, size sizi sevdiğini söylerse ilişkiniz iyi gidiyor demektir.

Eğer "Hayır, ben seni daha çok seviyorum. Bu ilişkide daha çok seven taraf benim." vs. derse, büyük ihtimalle, zayıf bir erkekle birliktesiniz demektir. Evet, sizi gerçekten çok seviyor olabilir. Fakat birincisi, sizin için, sizin ona olan sevginiz onun size olan sevgisinden daha önemli olacaktır. Sırf sizi çok seviyor diye sevmediğiniz bir erkekle olmazsınız örneğin. (Öte yandan bir erkek böyle bir şey yapmaya daha uygundur.) İkincisi, emin olun, sizi tatmin edecek türde bir erkek, böyle düşünse bile, sizi sizin onu sevdiğinizden daha fazla sevdiğini söylemez.

Sonuç olarak, böyle bir tepki alırsanız büyük ihtimalle yakın zamanda partnerinizden sıkılmaya başlayacaksınız. Takip eden aylarda, iç dünyanızı iyice izlerseniz ona duyduğunuz arzunun azalmaya başladığını göreceksiniz.

Eğer erkekseniz;

Durum biraz daha farklı. Partneriniz "Hayır, ben seni daha çok seviyorum. Daha fazla seven taraf benim." vs. derse ve bunu laf olsun diye değil, bilakis gerçekten böyle düşündüğü için söyler ve iddia ederse, fıstık gibi bir ilişkiniz var demektir. Ne yapıyorsanız aynısını yapmaya devam edin.

Eğer partneriniz sessiz kalırsa, ya da daha kötüsü, "Ben de seviyorum.", "Eşit seviyoruz." veya "Bence kıyaslamaya gerek yok." tarzı bir söylemle sizi onaylarsa (bunlar direkt sizi onayladığı anlamına gelir) geçmiş olsun, durum kötü.

Öncelikle, bu bir yarıştır. Yarış nedir? Bir kıyas. Kıyas yapabilmek için neye ihtiyaç vardır? Kıyaslanacak unsurların kıyaslanacak konudaki pozisyonlarına dair verilere.

Partneriniz, hanginizin diğerinizi daha çok sevdiğini nasıl bilebilir?

Bilemez.

Bunun için hem size olan sevgisini hem de sizin ona olan sevginizi tam olarak bilmesi gerekir. Kendi hislerini tam olarak bilebilir, sizinkileri bilemez. Dolayısıyla bir kıyas yapamaz. Kıyas yapamayacağı için de sizin onu daha çok sevdiğinizi veya birbirinizi eşit derecede sevdiğinizi bilemez, bilememeli. Neyle neyi kıyaslıyor da neticede eşit oldukları sonucuna varıyor

Peki, daha çok seven tarafın kendisi olduğunu söylerse sorun yok ama? Kıyas yapamıyorsa bunu da söyleyememeli değil midir?

Hayır. İlişkide daha fazla seven tarafın kendisi olduğunu söylemesi bir iddiadır. Bir konuda iddialı olmak, onu iddia etmene sebep olan şeylere duyduğun güveni ve inancı gösterir. Bir insan bir bilgi yarışmasında bir başkasına karşı yarışmaya gönüllüyse ve kazanabileceği konusunda iddialıysa, bunu rakibinin bilgi seviyesini bildiği için değil, kendi bilgi seviyesine güvendiği için yapar. Partneriniz ona olan sevginizin şiddetini elbette tam olarak bilmez, sadece size olan sevgisini bilir ve o sevginin ne kadar şiddetli olduğunu gördüğü için böyle bir kıyasta son derece iddialı olur, hepsi bu.

Sizi sizin onu sevdiğinizden daha fazla sevdiğini iddia etmeyen bir kadın size olan sevgisinin şiddetine güvenmiyordur.

Bu da size karşı çok da yoğun bir his beslemediğinin farkında olduğunu gösterir.

"Pekâlâ, belki de bana olan hislerinin şiddetine güveniyor fakat benim ona olan hislerimin şiddetinin de farkında, bu yüzden birbirimizi eşit sevdiğimizi söylüyor. Demek ki ona ne kadar çok sevildiğini de hissettirebiliyorum. Ne güzel işte! Sevdiği kadar sevildiğini hissediyor. Mükemmel bir denklik, mükemmel bir uyum; mükemmel bir ilişki!"

Let me tell you something.

Mükemmel bir denklik, mükemmel bir uyum değildir.

1) Bir erkek kendinden yukarıda gördüğü bir kadınla olmaz. Olsa da mutlu olmaz. Hattâ böyle bir kadınlayken çoğu kez kadını daha düşük özelliklerdeki bir kadınla aldatır veya daha düşük özelliklerdeki bir kadın için onu terk eder. Kadınlar da bunu genelde anlayamaz. Adamın hangi akla hizmet kasten, tabiri caizse, attan inip eşeğe bindiğini anlayamazlar. Bunun sebebi en başta "attan inip eşeğe binmek" gibi bir durumun söz konusu olmadığını kavrayamamalarıdır.

Bir kadın için, daha fazla pozitif niteliğe sahip olan kişi daha üstündür. Buna hipergamik düşünce denir. Yakışıklı erkek "at"tır, olmayan erkek "eşek"tir. Zengin ve yakışıklı bir erkek, yakışıklı bir erkekten; zengin, yakışıklı ve zeki bir erkek, zengin ve yakışıklı bir erkekten daha iyidir, daha üstündür.

Kadının bu hipergamik düşünce yapısı erkekte bulunmaz. Erkek için o kadının ona nasıl hissettirdiği, kadının niteliklerinden daha önemlidir. Zengin, güzel ve kariyer sahibi bir kadınla olmaktansa ona iyi hissettiren ortalama bir kadını tercih edecektir erkek. Karısını aldatan pek çok erkeğin karısının, metresinden daha güzel olduğunu görürsünüz. Kadınların çoğu o adamın nasıl olup da "gül gibi karısını o şırfıntı için aldattığını" anlamakta güçlük çeker. Cevap genelde basittir. Karısı akıllı, güzel ve kariyer sahibi bir kadındır fakat diğer kadın, adamı daha iyi, daha güçlü, daha "erkek" hissettirme konusunda daha başarılıdır. Bu tamamen davranışla alâkalıdır. Fiziksel olarak güçsüz olmasına rağmen kavanozun kapağını kendisi açmaya çalışan kadın vardır, bir de açabilecek kadar güçlü olmasına rağmen kavanozu erkeğe götüren kadın vardır. Tamamen işi bilmekle alâkalı yani.

(Bu arada elbette aldatmayı meşrulaştırmıyorum, sadece izah ediyorum.)

Benzer şekilde, çoğu erkeğin statü olarak kendinden yüksek bir kadınla ilişki içindeyken rahatsızlık duyduğunu gözlemlemiş olabilirsiniz.

2) Bir erkek, kendiyle denk gördüğü bir kadını, ona çok şey katabilecek bir kadın olarak görür. Böyle bir kadını özellikle 20'li yaşların başındaki erkekler tercih edecektir. Macera ve keşfetme isteği, kendisini geliştirebileceğini düşündüğü şeylerin peşinden gitme dürtüsü, özellikle 20'li yaşların başındaki erkeklerde yoğundur.

Böyle bir kadın, özellikle genç bir erkeğe son derece çekici gelecek, sınırlarını zorladığı ve bir adım öteye gitmeye teşvik ettiği için de onunla olan ilişkisinden keyif alacaktır. Böyle bir ilişki, böyle bir kadın erkeği gerçekten geliştirir de. 20'li yaşların başındaki her erkeğin en az bir kez yaşaması gereken bir ilişki modeli olduğunu düşünüyorum.

Kadın ve erkeğin birbirlerini kendilerine denk gördükleri bu tarz ilişkiler 1-2 yıl içerisinde kadın tarafından sonlandırılır.

3) Erkek, belli konularda kendinden bir tık aşağıda gördüğü bir kadınla birlikteyken en üst seviye tatmin sağlayacak ve kendini tamamlanmış hissedecektir. Bu tarz bir kadını özellikle 30 yaş ve üzeri erkekler tercih edecektir.

Kadınlarda durum daha farklıdır.

1) Bir kadın, asla kendinden aşağıda gördüğü bir erkekle olmaz. Olduysa bir çıkarı vardır, o da genellikle maddidir.

2) Kadın, kendine denk gördüğü bir erkekle tatmin olmaz. Bu denklik erkek için bir gelişim fırsatı olabilir. Fakat kadın bunu bir gelişim fırsatı olarak yorumlamayacak, "Bana katacağı çok şey var." diye, genelde, düşünmeyecektir. Kadının böyle bir düşüncede olması için kendinden yukarıda gördüğü (aşırı yukarıda değil, ayarında) bir partnere ihtiyacı vardır. Partneriyle eşitlendiği anda ondan sıkılmaya başlar, çünkü artık bu ilişki ona bir şey katmıyordur.

Eşitlenir eşitlenmez, anında gider demiyorum. Bir süre daha birlikte kalır. Bu noktadan sonra birlikte kalma süresi, ilişkilerinin süresiyle doğru orantılıdır. Burada kadının ilişkiyi anında bitirmesine engel olan şey "minnet"tir.

Bir kadının bir erkekle olmasının iki yolu vardır; biri arzu, diğeri minnet.

Arzu, kadının o erkeği gördüğünde içinin erimesidir. Onu izlerken ıslanmasıdır, dudağını ısırmasıdır. Onunla vakit geçirirken sık sık onun ne kadar çekici bir erkek olduğu düşüncesine kapılmasıdır.

Minnet, basitçe kadının sevildiğini hissetmesi, ihtiyaç duyduğu ilgiyi ondan görmesi, ona güvenmesi, onunlayken rahat ve huzurlu hissetmesidir.

İdeal bir ilişki içinse kadının sizinle olmasının sebebi kabaca %70 arzu, %30 minnet olmalıdır.

Konumuza dönelim. Kadın bir erkekle tanışır, ondan çok etkilenir, ilişki başlar. Erkek zamanla kademe düşer veya kadın kademe atlar, birbirlerine denk hâle gelirler ve kadındaki arzu biter. Esasen, arzu bittiğinde ilişki bitmiştir. Yine de kadın hemen terk etmeyebilir, özellikle de çok kötü giden bir ilişki değilse. Çünkü minnet onu tutar.

Birincisi, kadınlar ilişkilerini sahiplenirler. Bir ilişkide erkek kadını sahiplenir, kadın ise ilişkinin kendisini sahiplenir. Bu konuya başka bir yazıda değinirim.

İkincisi, kadınlar ilişkiyi bitirebilmek için ayrılığı rasyonalize etmeye ihtiyaç duyarlar. Bir erkek "Bu kadından ayrılırsam daha mı mutlu yoksa daha mı mutsuz olurum bilmiyorum. Sonra pişman olur muyum onu da bilmiyorum." diye düşünüyorken o kadından ayrılabilir. Yaşayıp görürüz diye düşünür. Kadınların bu hususta belirsizliğe tahammülleri erkeklere kıyasla daha düşüktür. İlişkinin artık yürümediğini, artık mutlu olmadıklarını, ayrılırlarsa daha mutlu olacaklarını, bu ilişkinin bitmesinin kendilerine bir şey kaybettirmeyeceğini kafalarında netleştirmeye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle de ayrılıkları bir süre gecikebilir. Neticede ayrılırlar.

Kısacası, bir kadın kendine denk gördüğü bir erkeği pek tercih etmeyecektir.

3) Kadın, kendinden bir nebze yukarıda gördüğü bir erkekle birlikteyken maksimum tatmini yakalar. O erkeğe hem arzu, hem saygı hem de hayranlık duyar. Aşık da olabilir. İlişkisiyle gurur duyar. Böyle bir ilişkide kadın mutlaka, daha fazla seven tarafın kendisi olduğunu düşünecek ve sevildiğini de hissettiği takdirde daha fazla seven taraf olmaktan rahatsızlık duymayacaktır. Hattâ memnuniyet bile duyabilir

Kısacası; birlikte olduğunuz kadın daha fazla seven tarafın kendisi olduğunu düşünmüyorsa, geçmiş olsun. Elbette böyle bir durumda kartları yeniden dağıtıp ilişkinizi kurtarmanın yolları var. Ama o da başka bir yazının konusu olsun

Sağlıcakla...

Alıntı