Forum Logo




Yemen Türküsü (Burası Muş’tur Yolu Yokuştur) Hikayesi

Müzik ve Video Dünyası Müzik tanıtımları ve haberlerin yer aldığı tüm konulara bu başlık altında ulaşabilirsiniz.


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Oluştur Yanıtla
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 07 Mayıs 2023, 10:28   #1
Çevrimdışı
Diamond Üye
Yemen Türküsü (Burası Muş’tur Yolu Yokuştur) Hikayesi




Yemen Türküsü (Burası Muş’tur Yolu Yokuştur) Hikayesi
Www.TrendForum.Net



Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk her söylenişinde gözyaşlarını tutamayarak “Anadolu çocuklarının ne işleri vardı yemen çöllerinde? Oraya gönderildiklerinde belki yeni evliydiler. Geride genç eşlerini, kundakta yavrularını bırakmışlardı. İçlerinden birinin şansı yaver gider de geri dönebilseler kendisi ve eşi yaşlanmış, çocuğu kız ise gelinlik çağa gelmiş, erkekse koskoca delikanlı olmuş bulurdu. Bütün bunlar niçindi? Yazık günah değil miydi evlatlarımıza?” Dediği Muş Türküsü hakkında herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan türküde geçen “burası muş’tur.” Kısmının “burası huş’tur.” Diye değiştirilerek “Yemen Türküsü” adıyla Yemen’e mal edilmesi ile kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Oysaki kamu yayıncılığının temsilcisi ve devletimizin en saygın kuruluşlarından olan TRT arşivleri incelendiğinde;

Kaynak Kişi : Duriye KESKİN (mahalli sanatçı)
Derleyen : Muzaffer SARISÖZEN
Notaya Alan : Muzaffer SARISÖZEN
TRT Repertuar No : 341


Bilgileri yer almaktadır. Muş ve çevresinde ilki 1944 yılında Türk halk müziğinin babası ve TRT yurttan sesler programının yapımcısı rahmetli üstat Muzaffer SARISÖZEN başkanlığında bedii yönetken ve teknisyen Rıza YETİŞKEN’ den kurulu ekipçe, ikincisi ise 1961 yılında Mustafa GECEYATMAZ, Fikret OTYAM ve teknisyen Mücahit KÜÇÜKBARAN’dan oluşan ekiplerce resmi derleme çalışmaları yapılmıştır. Yapılan bu derlemeler sonucu bu türkü ilimize ait olarak TRT repertuarına girmiştir. Ayrıca; Ankara Üniversitesi (TÖMER) dil dergisinde, aslen Muş’ lu olan Mülkiye Müfettişi Sayın Nuri YAMAN’ın araştırmalarına istinaden bu türkünün öyküsü ve bilinmeyen kısımları yayınlanmıştır.

Yemen’e Gidene Ağlıyor Kızlar

Acılı, elemli ve yaslı bir türkünün öyküsüdür bu. Tarihi bilinmez. Aslında bilinir de herkes kendine göre değişik bir tarih söyler. Ama biz olayın gerçek yüzünü olayı yaşayan ve anlatanların diliyle türküye dönüştürüldüğü biçimiyle anlatalım. Anlatanlara göre o tarihte Osmanlı Yemen çöllerinde zorlu bir savaşa tutulmuştur. Divanlar kurulur, savaş ve şartları haftalar boyu tartışılır durulur. Sonunda çözümün Yemen ellerine vilayetlerden birinde oluşturulacak bir alayla gidilmesinin mümkün olduğuna karar verilir. Düşünülür ki; bir tek vilayetten birlik oluşunca bunlar hep akraba ve hısım olacakları için birbirlerine bağlılığı ve dayanışmaları ile savaş alanından kaçmaları söz konusu olmaz. Haberler salınır. Osmanlının dört bir yanından uzun beklemelere karşın istekli çıkmaz bu oluşuma. Aslında istek olmasına olur da Osmanlının istediği gibi olmaz. Değişik vilayetlerden çıkan bu gönüllü sayısı da yeterli olmaz. Bu sırada Muş’tan Bulanık, Malazgirt ve Varto’dan bir ses yükselir Osmanlıya; “hepimiz varız, gönüllüyüz yemen çöllerine gitmeye” Osmanlıya haber iletilir. Yetkililer bakar sayı yeterli, karar verilir ve Yemen çöllerine Muş’tan oluşturulan bir redif alayı gönderilir. Yemen’e gidilmesine gidilir ama hiçbiri de geri dönmez. İşte bu türkü gidip de gelemeyen o isimsiz kahramanlardan Muş’ta kalan sevgilisinin sesi, özlemi, elemi ve de acısıdır.

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölüm yok bu ne şivandır
Bu yemen elleri ne de yamandır
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası muş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir(Nakarat)
Mongok’ un suları ovaya akar
Ağam asker olmuş yüreğim yakar
Gözlerim kan çanak ağama bakar
(Nakarat)
Gider isem ağam sana köleyim
Cemalin bir gülsün ben de geleyim
Yemen çöllerinde senle öleyim
(Nakarat)
Şafağın atmış da terkisin bağlar
Yavuklun oturmuş için kan ağlar
Hasretin dayanmaz bostanlar bağlar
(Nakarat)
Saçımın telini edem hedayet
Günahım yoğtur ki dilem nedamet
Muş’tan başka yoğ mu burda velayet
(Nakarat)
Kışlanın önünde çalınır sazlar
Gözlerim ağlıyor yüreğim sızlar
Yemen’e gidene ağlıyor kızlar
(Nakarat)
Tez gel ağam tez gel eglenmiyesin
İngiliz hayındır güvenmiyesin
Arap dilber çoktur evlenmiyesin
(Nakarat)
Karasu uzanır sıra söğütler
Yüzbaşım oturmuş asker öğütler
Yemen’e gidiyor baba yiğitler
(Nakarat)
Kışlanın önünde redif sesi var
Açın cantasına bakın nesi var
Bir çift potin ile bir de fesi var
(Nakarat)
Tüfekler çatıldı kaşlar çatıldı
Ağam mavzer-ilen öge atıldı
Alkanlar içinde kuma yatıldı
(Nakarat)
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Uygu geflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne inanamirem
(Nakarat)

Yemen türküsünün bilinmeyen bölümleri aslen Muş’lu olan Mülkiye Müfettişi Nuri YAMAN tarafından derlenmiştir. Muş türküsü’ nün sözlerini daha iyi analiz edebilmek için kısaca Muş’un kültür tarihini incelediğimizde; Muş’umuzun kültür tarihi Urartu’larla başlar. Anadolu’nun Türkleşmesi sürecini başlatan Malazgirt savaşından sonra Türk-İslam kültürü yayılmaya başlamış ve zaman içinde tek kültür durumuna gelmiştir. Milli kültürün ayrılmaz bir parçası olan muş folkloru, yöre insanının iç dünyasını, yaşantısını, geleneklerini geçmişten günümüze, günümüzden de geleceğe taşır. Muş ve çevresinin ezgilerinde Doğu Anadolu Bölgesi halk müziğinin özellikleri görülür. Söylenen türkülerde yöre insanının yaşam biçimi, acıları, sevgileri, tabiatla olan bağları, işgal yıllarının çilesi ve yurt sevgisi dile gelir. Muş ilinden Yemen’e çok sayıda genç “ölürsek şehit kalırsak, gazi oluruz” diyerek askere gitmiştir. Yemen’in öldürücü sıcağı ve düşmanı ezici çoğunluğu nedeni ile gidenlerin hemen hepsi geri dönmemiş şehit düşmüştür. Türkümüz geride kalan asker yakınları ve yavuklularınca söylenmiştir. Hüseyni makamında olup 5/8 lik bir türküdür. Türkümüzün sözlerine bakıldığında yöre insanımızın geleneklerini, yaşam biçimini ve acılarını yansıttığı görülmektedir. Yemen’e giden redif alayından hemen, hemen hiç kimse geri dönmemiştir. Bu kara haberin Muş’a ulaşmasıyla (halk arasında şivan denen) ağıtlar yakılarak feryatlar yükselir. Muş geleneklerinde komşularca cenazesi olan evlere başsağlığına gelenlere ve cenaze evinin halkına yemek gönderilir. O zamanlar teknik gelişmediğinden, yemekler fırınlarda değil kazanlarda, odundan ateş yakılarak pişirilirdi. Cenaze evi birden çok olduğundan, şehrin birçok yerinde cenaze evlerine yemek göndermek amacıyla büyük ocaklar kurulmuş, odunlar ocağa sürülmüştür. Bu ocaklardan çıkan yoğun duman gökyüzüne doğru yükselir. Nişanlısı redif alayı ile birlikte Yemen’e giden ve bu kara haberi henüz duymamış olan genç kız pırıl pırıl bir ağustos günü bu ağlamaları ve bu dumanı görünce;

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok bu ne şivandır
Bu yemen elleri ne de yamandır

Demiştir. Gerçekten de mehlede ölü yoktur cenazeler Yemen’dedir. Bulutsuz ağustos günündeki duman ise cenaze evleri için yemek yapmak üzere yakılan ocakların dumanıdır.

Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir

Çemen; Yemen’de yetişen bir bitkidir. Askerlerimiz Yemen’e gitmiş ve bir daha geri dönmemiştir. Muş ili Türkiye’nin üçüncü büyük ovasına sahiptir. Birçok kişi Muş ovası ile türküdeki yokuş yol ikilemine düşmektedir. Oysaki Muş ili yerleşim itibariyle savunması daha kolay en eski yerleşim yeri olan bugünkü kale mahallesi ve minare mahallelerinin olduğu bölüme konuşlanmış ova ise tamamen tarıma bırakılmıştır. Bugün halen kale mahallesi eski yerleşim kalıntılarını taşımakta ve yüksek bir yerde ovaya hâkim bir alandadır. Eski muş’un yolu halen yokuştur. “giden gelmiyor acep ne iştir” sözü muş’a giden dönmüyor diye anlaşılmaktadır. Oysa türkünün sözleri dikkatli incelendiğinde muş’tan Yemen’e gidenler şehit olup dönmediklerinden “giden gelmiyor acep ne iştir “ sözü onlar için söylenmiştir. Eski yerleşim yeri itibariyle muş ilinde askeri kışla kale mahallesinin eteklerinde bugünkü il jandarma komutanlığı dinlenme tesislerinin bulunduğu yerdedir. Nişanlısının ölüm haberiyle yüreği yanan genç kız kale mahallesinden yokuşun altındaki kışlaya bakarak:

Kışlanın önünde redif sesi var
Açın çantasını bakın nesi var
Bir çift potin ile bir de fesi var

Mülkiye Müfettişi Sayın Nuri YAMAN’ın araştırmaları ile derlemesi yapılan türkünün diğer mısralarında ismi geçen yerlere gelince

Mongok: yeni adı Soğucak’tır. Merkeze 2 km Mesafede soğuk suyu ile meşhur köyümüzdür.

Karasu: 68 km Uzunluğunda komşu Bitlis ili Güroymak ilçesinden doğan ve muş’a güneyden girerek bilahare kurt istasyonunda murat nehri ile birleşen bir nehirdir.

Kışlanın önünde çalınır sazlar
Gözlerim ağlıyor yüreğim sızlar
Yemen’e gidene ağlıyor kızlar

Mısralarından da anlaşılacağı gibi bu türkü Muş’tan Yemen’e giden askerlerimiz için söylenmiştir.

Kışlanın önünde redif sesi var
Açın çantasını bakın nesi var
Bir çift potin ile bir de fesi var

“Redif kelimesinin kelime anlamı sonradan, arkadan gelendir. Burada ise yeni, genç asker anlamındadır. 19. yüzyılda Osmanlı ordularının Batı orduları standartlarına kavuşturulması için yapılan çalışmaların sonucu olarak seferberlik anında askere alınacak kişilerin oluşturduğu alaylardır. Bilhassa I. Dünya savaşında bu hazırlıkların faydaları görülmüştür. (Daha fazla bilgi için bk. İ. Hakkı Uzun Çarşılı-Osmanlı Tarihi- Cilt 8) Şiirin genel mantığı ve de o dönemdeki Osmanlı Askerinin kılık-kıyafet ve de maddi yönü düşünüldüğünde Osmanlının askerine yedek potin veya şapka vermesi düşünülemez. Bir askerin potin ve de şapkasının sağlığında çantasına giremeyeceğini de mantıken düşündüğünüzde bu eşyaların bir şehide ait olduğu sonucuna ulaşırsınız. Cesedin Anadolu’ya dönmesi imkânsız olduğu için arkadaşları tarafından ailesine ulaştırıldığı sonucu ortaya çıkar. O halde söyleyebiliriz ki, bu türkü aynı kişi tarafından (muhtemelen şehidin eşi) şehidin askere gidişi ve şehit oluşunun ardından söylenen muhteşem bir ağıttır. Türküleşmesi yine muhtemelen başka kişiler tarafından muhtelif zamanlarda gerçekleşmiş olabilir. Yemen savaşları Anadolu insanını derinden yaralayan savaşlardır. Çünkü amacına inanmadıkları, ulaşmak da güçlük çektikleri, halkı tarafından ihanete uğradıkları toprak parçalarına zorla götürülmüşlerdi. Gidenler geri dönemedikleri gibi şehit oldukları uçsuz bucaksız çöllerde sahipsiz cesetler olarak kalmışlardı. Ölümden kurtulup terhis olabilenleri de uzun, tehlikeli bir dönüş yolu bekliyordu. Devlet uzun yıllar askerlik yaptırdığı bu insanları memleketlerine geri götürme zahmetine katlanmıyor, onları kaderleriyle baş başa bırakıyordu. Bu nedenle kurtulanların birçoğu da oralardan geri gelemiyordu. Geri gelebilenler de Yemen cehennemini dört bir yanda anlatıyor, yakınlarından haber alamayanların acısı bir kat daha arttı yordu. “Havada Bulut Yok” türküsü bu acıyı belki de en iyi anlatan türkülerden biri olmuştur. Bu kadar üzerinde konuşulması, haksız yere sahiplenilmeye çalışılması de sanırım. Bu yüzdendir. Ama kimse heveslenmesin. Muşlu Yemen’de şehit olan evlatları için öz bağrında duyduğu acıyı haykırdığı bu Türküyü elbette ki yüce Türk milletine armağan etmiştir. Bu Türkünün gerçek sahibi Türk milleti ve O’nun uçsuz bucaksız ülkelerde verdiği milyonlarca şehittir.
 
Alıntı ile Yanıt

Yanıtla

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
burası, hikayesi, muş’tur, türküsü, yemen, yokuştur, yolu


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Evrenin Türküsü - Yalçın Altın DeepSilence Kitap Özetleri - Kitap Tanıtımları 0 25 Kasım 2022 10:13
Haluk Levent'i konserinde sinirlendiren hareket: Burası şehit ismi verilmiş bir park KoJiRo Ünlülerin Dünyası 0 29 Ekim 2022 08:48
ONE FOR ALL hikayesi Roronoa Zoro Anime 9 27 Eylül 2022 21:59
3 vampir hikayesi Roronoa Zoro Komedi ve Mizah 0 20 Ağustos 2022 15:29
YouTube, TikTok Rakibi Shorts’ta Reklamlar Gösterecek: Bir Burası Kalmıştı! KoJiRo Teknoloji Trend Haberleri 0 26 Mayıs 2022 04:58




TrendForum.Net genel forum paylaşım sitesidir. Bu nedenle foruma kaydolan tüm gerçek kişiler, kontrole tabi tutulmaksızın içerik paylaşabilmektedir. TrendForum üzerinden paylaşılan mesaj, konu ve görsellerden yana doğabilecek yasal sorumluluklar; paylaşan kullanıcıya aittir, TrendForum.Net yer sağlayıcı olduğu için hiçbir yasal sorumluluk kabul etmez. İllegal herhangi bir faaliyetin saptanması durumunda; İLETİŞİM sayfası üzerinden ulaşıldığı takdirde mesaj, konu ya da görsel; en fazla 48 saat içerisinde silinecek ve bildiriminiz üzerinden tarafınıza dönüş sağlanacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.


Powered by vBulletin® Version 3.8.7   Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.

TrendForum.Net, lisanslı vBulletin® kullanmaktadır. Tüm hakları saklıdır. ©2022-2024
Tema Tasarım: Vision / Fibertus.Net